Niçin üniversiteye gideriz?
Geçtiğimiz günlerde uzun zamandan beri görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım. Epeydir görüşmemenin verdiği hasretle sohbet ederken laf lafı açtı ve konu doğal olarak çocuklara geldi. Birbirimize çocuklarımızın okulunu sorduk. Oğlu, Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanmış, iki yıl okuduktan sonra ayrılıp bir başka devlet üniversitesine geçmiş. Orada da iki sene devam ettikten sonra mezun olmadan orayı da bırakmış. Büyük bir yazılım firmasında departman sorumlusu olarak çalışıyormuş. Yanında da üniversite mezunu, hatta yüksek lisans yapmış mühendisler çalışıyormuş.
Arkadaşla ayrıldıktan sonra zihnimde “Üniversiteye gitmeden üniversite mezunlarına idarecilik yapmak veya onların üniversitede öğrendiği işi öğrenmek mümkün ise neden üniversiteye gidilsin?” sorusu dolaşıp durdu. Gerçi ABD’de üniversite yöneticilerinin gençlerin ilgisizliğinden dolayı dört yıllık süreyi üç yıla indirmeyi tartıştıklarından haberdardım. İngiltere’de üniversite tahsili için gelen yabancı öğrencilerin sayısında %25’lik bir düşüş olduğunu da bir yerlerde okumuştum. Ülkemizde de her yıl üniversite sınavını kazandığı halde gitmeyen binlerce öğrenci olduğunu da biliyordum.