Fasulye Yahnisi veya
Kabuklu Kırma Fasulye Yahnisi

Annemin sevdiğim yemeklerinden biri de fasulye yahnisidir. Bu yemekte benim sevdiğim üç özellik var. İlki rahmetli annemin fırında kuruttuğu etler. Diğeri kabuğuyla doğranan patatesler ve üçüncüsü de yemeğe kokusunu veren reyhan. Bu üç özellik yemeği benim için özel kılmaya yetiyor.

Bu yemek aslında bir kış yemeği. Özellikle yazın toplanan fasulyeler güneş görmeyen bir yerde kurutulur ve kış için hazırlanır. Keza et de uzun süre dayanması için fırınlanır ve kurutulur. Reyhan da kurutulmuş olur. Ancak bunları taze fasulye ile yapmak da mümkündür.

Ocakta pişen bu yemeğin tarifine malzemeler ile başlayayım. Ama öncesinde çorba kadar olmasa da biraz sulu olması gerektiğini hatırlatayım.

Malzemeler

Kurutulmuş fasulye yoksa taze Fasulye
İnce kabuklu küçük patates
Bulgur (tercihen yörenin orta boy bulguru)
Mümkünse fırında kurutulmuş kemikli et, değilse kuşbaşı veya kemikli kuzu eti.
Soğan
Reyhan
Tereyağı
Tuz
Su
Salça
Yapılışı

Fasulyeler 2-3 cm uzunluğunda kırılır ve içinde kaybolacağı kadar su dolu bir kabın içine konur. Patatesler önce güzelce yıkanır ve kabuğunu soymadan küp şeklinde doğranır. Kabuğu kalın patates kullanmamaya dikkat edilmelidir. Yemek adını patatesin kabuklu olarak yemeğe atılmasından alır. Malzemeler hazırlandıktan sonra pişirme aşamasına geçilir.

Malzemeye göre seçilen tencereye önce tereyağ konulur ve eritilir. Yemeklik doğranmış soğan eriyen yağa eklenir ve soğanlar pembeleşinceye kadar kavrulur. Daha sonra salçası ilave edilir, suyu eklenir. Su kaynamaya başlayınca önce kemikli et, sonra kırılmış fasulye eklenir. Fasulye biraz pişince sırasıyla patates, bulgur, reyhan ve tuz eklenir. Tencerenin kapağı kapatılır ve orta ateşte pişmeye bırakılır.

Afiyet olsun.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net