Mescid-i Aksa Hz. Peygamber’in miracı esnasında ne durumdaydı?

Geçenlerde bir yerde gördükten veya dinledikten sonra aklıma takıldı. Mescid-i Aksa ve Kudüs, Hz. Peygamber döneminde Romalıların hakimiyeti altında idi ve Hristiyanlaşan Romalılar da mabedi yıkmış, yerini de çöplük ve mezbelelik haline getirmişti. Hatta Yahudilerin Kudüs’e girmesine bile izin vermiyorlardı. Bu durumda Hz. Peygamber Mescid-i Aksa ile ilgili bilgileri neye göre vermişti?

İlk olarak Hz. Peygamber’in Kudüs ile ilgili verdiği bilgilere baktım. Kuran-ı Kerim’de Hz. Peygamber’in Kudüs’te gördüklerine dair veya Kudüs’e dair bir bilgi verilmez. İsra suresinin ilk ayetinde sadece Mescid-i Aksâ zikredilir. Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir.

Kırktan fazla sahabeden rivayet edilen hadislerde de Kudüs’e ve oradaki mabede dair bilgi verilmez. Buhârî’de yer alan hadislere göre bir gece Hz. Peygamber Kâbe’nin avlusunda (diğer bazı rivayetlerde amcasının kızı Ümmühânî’nin evinde) “uyku ile uyanıklık arasında bir durumdayken” Cebrâil yanına gelir, göğsünü açarak kalbini zemzemle yıkar, sonra burak adı verilen bir binek üzerinde Kudüs’e götürülür. Resûlullah’ı burada önceki bazı peygamberler karşılar. Onlara imam olur ve diğer peygamberler Hz. Peygamber’in arkasında topluca namaz kılar. Sonra göklere yükseltilir. Yani Kudüs ve Süleyman mabedi hakkında herhangi bir bilgi verilmez.

Miraca inanmayan müşrikler Hz. Peygamber’in gidemeyeceğini düşünerek onu yalancı durumuna düşürmek için cevap veremeyeceğini düşünerek Kudüs’e dair sorular sorarlar. Hz. Peygamber’in cevabına dair de birçok rivayet bulunmaktadır. Kimi rivayetlerde Hz. Peygamber’in Kudüs hakkında verdiği ayrıntılı bilgilerden bahsedilir. Hz. Peygamber önce bir vadide rastladığı kafileye ve Mekkelilere ait bir kafileye dair detaylı bilgi verir ve ertesi gün Hz. Peygamber’in söylediği şekilde kafile Mekke’ye gelir. Bunun üzerine Mekkeliler Kudüs hakkında bilgi vermesini isterler. Müslim’de geçen hadis şöyledir:

Onların, yalanlamalarından ve suâllerinden pek çok sıkıldım. Hatta, o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken, Cenâb-ı Hak, birden Beytü'l Makdis'i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer târif ettim. Hattâ bana, 'Beytü'l-Makdisin kaç kapısı var?' diye sormuşlardı. Halbuki, ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü'l-Makdis karşımda görününce, ona bakmaya ve kapılarını birer birer saymaya ve bildirmeye başladım.

Bu rivayette Beytü’l-Makdis’in kapılarından ve ona dair şeylerden bahsedilmekte. Bu durumda Kudüs’te surlar ve kalıntılar olmalıdır. Ancak kimi müsteşrikler bu bilgilerin doğru olamayacağını çünkü o dönemlerde Mescid-i Aksa’nın ve Süleyman Tapınağının mezbelelik ve çöplük olduğunu ileri sürerek reddederler. Bu bilgiler bir kenarda dursun. Biz şimdi de tarih kitaplarına bakalım.

Kudüs ve Yahudiler

İS 380 yılında I. Thedosios (347-395) Roma’yı Hristiyan yapınca Yahudiler için sıkıntılı dönemler başlamıştı. Görüldükleri yerde aşağılanan ve öldürülen Yahudiler kapılarını başkalarına kapatarak kendileri korurken kutsal saydıkları her şey yıkılıp tahrip ediliyordu.

638’de Müslümanlar tarafından fethedilene kadar Yahudiler Kudüs’te hep aşağılandılar, hatta mabedin yıkıntılarının bulunduğu alana girmelerine izin bile verilmedi. Çöplük olarak kullanılsa da Hristiyan Roma, Kudüs’te özellikle Hz. İsa’nın hatırası olan yerlere kiliseler yaptırmıştı. Ayrıca şehrin surları ayakta idi, hatta genişletilmişti. İlk başlarda surların dışında kalan Yeniden Diriliş Kilisesi genişlemeden sonra sur içinde kalmıştı. Buna hacı olmak için gelen Hristiyanlar için yapılan yerleri de düşünecek olursak tamamıyla çöplük olmadığı anlaşılır. Dolayısıyla Kudüs’te surlar ve kapılar vardı ve sur içinde de kilise ile birkaç küçük şapel ve bina bulunuyordu.

İkinci bir husus daha var. Kudüs 614-629 yılları arasında Persler tarafından işgal edilmişti. Yahudilerin yardımı ile şehri fetheden Persler Yahudilerin Kudüs’e girmelerine izin vermişti. Bu sefer Persler kiliseleri yakıp yağmalamışlardı. Şehrin yönetimini de Yahudilere teslim etmişlerdi. Yahudiler, Hristiyanların kendilerine yaptıklarını bu sefer onlara yapmış, din değiştirmeye zorlamış ve kabul etmeyenleri öldürmüşlerdi. Yeniden Diriliş Kilisesini tahrip ederek bir nevi intikamlarını da almışlardı. Yahudiler çok ileri gidince Persler verdikleri yönetimi geri almış ve Yahudileri sürmüşlerdi. Ancak Yahudiler bu süre zarfında kendilerince kutsal yerleri de ihya etmeye çalışmışlardı.

Miraç 621 yılında vuku bulduğunda Kudüs, Perslerin yönetimi altında idi. Dolayısıyla Hz. Peygamber’e gösterilen Kudüs hepten boş ve yıkılmış bir şehir değildi. 629’da Bizans Kudüs’ü tekrar alınca yeniden özellikle Süleyman Mabedi’nin olduğu mekânı tekrar çöplerle dolduracaklardı.

Hadiste de ifade edildiği gibi Hz. Peygamber’e gösterilen Kudüs’te surlar, kapılar ve birtakım yapılar bulunuyordu. Harem alanı ise çevresi tahrip edilmiş surlarla çevrili idi ve herhangi bir ibadethane yoktu. Hiçbir rivayette de orada bir ibadethane olduğuna dair bilgi bulunmaz.

Kısaca özetlemek gerekirse Hz. Peygamber’in miracından bahseden hadislerde Kudüs hakkında detaylı bilgi verilmez. Süleyman mabedinden hiç bahsedilmez. Sadece sorulan sorular üzerine 621 yılında da mevcut olan surlar ve birkaç temel bina hakkında bilgi verilir.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Diyar-ı Rum'a ne zaman Türkiye denildi?

02:00 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
03:00 Selçuklu Türkmenleri Anadolu'ya Ne Diyorlardı?
04:30 Anadolu'nun Adı Nereden Geliyor?
06:30 Türk Sultan ve Meliklerinin Rum Adını Değiştirmelerinin Nedeni Nedir?
08:30 "Rum" Kelimesi Coğrafi mi Yoksa Siyasi Bir İsim mi?
10:30 Diyar-ı Rum Nasıl Türkiye'ye Dönüştü?
13:30 Türkiye Adı İlk Defa Ne Zaman Kullandı?
16:15 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
19:30 Türkler Anadolu'nun Türkleşmesini Nasıl Başardı?
23:00 "Türklerin Gelmesiyle Anadolu Ciddi Bir Şekilde Kalkınıyor"
29:00 Türkler Geldiğinde Anadolu'da Nasıl Bir Yaşam ve Kültür Vardı?
34:00 Türkler Anadolu'ya Yerleşip Çoğaldıkça Yerli Halka Ne Oldu?
38:00 Gayrimüslimlerin Müslümanlaşmasında En Önemli Etken Nedir?
44:30 Türkiye Adının Yaygınlaşmasında Seyyahların Rolü Oldu mu?

Semazenlik ve Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı

02:00 Sema Nedir, Semazen Nedir?
03:45 Sema Eğitimi ve Semazenlik
09:00 Mevlana Zamanında Sema Var mıydı?
13:00 Hangi Tarikatlarda Sema'ya Benzer Bir Uygulama Vardır?
14:30 Sema, Mevlana'dan Sonra Bugünkü Halini Nasıl Aldı?
18:20 Semazen Olmak İçin Bir Şart Var mıdır?
21:00 Sema Gösterisi Neden Yapılır?
25:15 Semazenlerin Başları Neden Dönmez?
29:00 "Mevlevi Mukabelesi Bize Hayatın Kendisini Öğretir"
34:00 Semazenlerin Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı Nedir?
40:00 Sema Hareketlerin Sembolik Anlamı Nedir?
46:00 Semazenlerin Harektleri Ne Anlama Gelir?

ismailgulec.net