Güzel koku ve zemzem

Yazıcıoğlu Mehmed Efendi’nin eser-i meşhuru Muhammediyye’nin Hz. Peygamber’in vefatından bahseden bölümünü okurken dedem, annem ve babamın sakladığı ve benim çocuk halimle ne olduğunu anlamadığım ve kestiremediğim bazı nesneler aklıma geldi. O nesnelerin ne olduğunu söylemeden önce Muhammediyye’nin bahsedilen bölümde dikkatimi çeken cümleyi nakletmek istiyorum.

Yıkandıktan sonra Cebrail tekrar indi. Cennetten tek parça bir kefen bezi ve hoş koku getirdi. Onu kefene sarıp kabrin kenarına bıraktı.

Annemin sakladığı oyuncaklarımdan birini ararken gardırobun ücra köşesinde gördüğüm ağzı mantarla kapalı küçük metal bir şişe ile küçük bir cam şişenin yukarıdaki cümle ile yakından ilgisi var. Şimdi tam olarak hatırlamadığım ve o zamanlar beni bunların ne işe yaradığından daha çok benim işime yarayıp yaramayacağı ilgilendirdiğinden muhtemelen pek ilgilenmemiştim.

Büyüdükçe o iki şişenin ne işe yaradığını öğrenmiş ve kişilerin ölmeden önce yaptıkları hazırlıkları ibretle izler olmuştum. Muhammediyye okuyarak ve dinleyerek büyüyen nesillerin bu hazırlıkları yapmaktaki hassasiyetlerini, ilgili bölümü okuyunca daha iyi anladım. Hazret, Hz. Peygamber’in vefatından sonra yıkanması, kefenlenmesi ve defnedilmesini o kadar güzel ve özendirici anlatmış ki adeta dinleyenlere tarif etmiş, siz de ölmeden önce hazırlıklarınızı buna göre yapın, demiş.

Kefen bezi ve güzel koku

Atalarımız için hayatlarında en değerli ve önemli işlerden biri olan kefen bezi ve güzel koku alıp saklamak artık bugün neredeyse unuttuğumuz bir gelenek oldu. Ne kefen parasını düşünüyoruz ne de bir köşeye alıp koyuyoruz. Bunda belediyelerin bu hizmeti vermesinin yanı sıra kefen bezlerinin artık eskisi gibi zor ulaşılan nesnelerden olmamasının da etkisi olsa gerek. Ama bunlardan daha önemlisi dindar insanların zihinlerindeki dönüşümün etkisi olmalı.

Bir arkadaşım, büyük teyzesinin kendisinin belediye kefeniyle defnedilmemesi konusunda sıkı sıkı tembihte bulunduğundan bahsetmişti. Kendi parasıyla alıp sakladığı kefen bezini kullanmalarını vasiyet ettiğini söylemişti. İlk mektep bile görmeyen bu teyzemizin gösterdiği bu hassasiyeti bırakın göstermeyi, aklına getirenimiz kaldı mı?

Dedelerimizin, nenelerimizin Yemen bezi veya ona yakın bezden bir kefen, bir miktar güzel koku ile birkaç yudum zemzem suyu saklamalarının altında Muhammediyye ve onun gibi eserlerde anlatılanların büyük etkisi olduğunu düşünenlerdenim. Kefenin temiz ve beyaz olması, kefene ve bedene güzel koku sürülmesi ve mevtanın dudaklarına zemzem damlatılmasının altında atalarımızın okudukları veya dinledikleri kitapların büyük etkisi olduğunda hiç kuşku yok.

Bugün artık ölüm hazırlığı diye bir şey gündemimizde yok. Artık evlerimizin mahrem köşelerinde son yolculuk için hazırladığımız kıyamet gömleği, küçük bir şişe güzel koku ile zemzem suyu saklayanlarımız iyice azaldı. Önce pandemi sonra depremde yaşayıp gördüklerimize rağmen ölümü hemen unutmamızın altında Muhammediyye türü eserleri okumamamızın etkisinin olup olmadığını bilemiyorum. Ölmemek ve yaşlanmamak için servet harcayan çağımız insanından böyle şeyler beklemenin beyhude olduğunu mu düşünüyorsunuz yoksa?

Sahi kefenlenme ve defin esnasında kullanmak üzere evinizin bir köşesinde sakladığınız ve çocuklarınıza ve yakınlarınıza öldükten sonra kullanmalarını tembih ettiğiniz parfüm ve zemzem suyunuz var mı?

Muhammediyye’de Hz. Peygamber’in vefatını okuyanların kefenleri Hz. Peygamber için de kullanılan Yemen işi bez iken bugün biz yanmaz kefen satmak ve almakla meşgulüz.

Allah’ım, sen bizlere lütfunla muamele et.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net