Özde ben Mevlevî oldum da geldim

İsmini sık duymadığımız ve bilmediğimiz irfan kaynaklarımız var. Bunlardan biri de Nimrî mahlasıyla meşhur Nimrî Dede. Ahmet Buran’ın hayatını ve şiirlerini hazırladığı kitabında Nimrî Dede’nin teferruatlı bilgi bulabilirsiniz. Ben onun şiirlerinden biri üzerinde duracağım. Ama önce Ahmet Buran’ın kitabından hayatı hakkında kısa bilgi vereyim.

Nimri, Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı yeni adı Pınarlar olan köyün eski adı. Orada doğduğu için kendine mahlas olarak Nimrî’yi seçen âşığımızın adı ise İsmail Dehmen.

Ahmet Buran’ın kitabında verdiği bilgilere göre soyu Horasan Türkmenlerine dayanan İsmail Dehmen, 1909’da Nimri’de doğar. Henüz çocuk iken anne ve babasını kaybetmesi üzerine İstanbul’daki amcalarının yanına gelirler. İstanbul’da bir müddet okula gider ancak yaşı büyük olduğu için üç yıl sonra mezun olmadan ayrılmak zorunda kalır ve çalışmaya başlar. Kapalıçarşı civarında eski elbise alıp satarak geçimini sağlar.

Nimrî’nin şiire, edebiyata ve tasavvufa olan ilgisi Neyzen Tevfik, Mazhar Osman, Muzaffer Ozak, Şemsettin Yeşil, Osman Cemal gibi devrin önemli isimleriyle buluşturur. Bir Alevî dedesi olan Nimrî Dede, tarikine bakmadan tekke tekke gezerek zevk eder. Şemseddin Yeşil’in teşvikiyle Arapça ve Farsça dersleri bile alır. 1986’da Elazığ’da vefat eder.

Ahmet Özhan’ın beğenip bestelediği şiiri “Mevlevî oldum da geldim” nakaratlı olanıdır. Bu şiir daha sonra sözleri de değiştirilerek “İnsan olmaya geldim” şeklinde şöhret bulacaktır. Bugün internet üzerinde arama yaptığınızda karşınıza çıkan şiirin sözlerinin aslını bir TRT yayınında Nimrî Dede’nin ağzından dinleyerek not aldım. Nimrî Dede’nin okuduğu şekli ile dört dörtlükten oluşan nefesin sözleri şöyle:

İkilik kinini içimden atıp
Özde ben Mevlevî oldum da geldim
Gömüleli âriflerin gönlüne
Sözde ben Mevlevi oldum da geldim

Meded-i aşk imiş canın mayası
Ona mihrap olmuş kaşın arası
Hakkın işlediği kudret boyası
Yüzde ben Mevlevi oldum da geld

im Bütün mürşitlerin tarif ettiği
Sadıkların menziline yettiği
Enbiyanın evliyanın gettiği
İzde ben bir insan olmaya geldim

Gör ki Nimri Dede şimdi neyleyip
Gerçek aşk her yönüyle söyleyip
Artık meyle neye veda eyleyip
Sazda ben Mevlevi oldum da geldim

Ahmet Özhan, sözlerini beğendiği ve anlamlı bulduğu bu nefesi besteler. Sözlerin sahibi Nimrî Dede’nin kim olduğunu soruştururken Muzaffer Ozak Efendi’nin dükkanına gidip geldiğini de öğrenince “Eğer dükkana gidip geliyorsa benim mutlaka bilmem gerekir” der ve bir fotoğrafını bulur. Fotoğrafı görünce Nimrî Dede’yi hatırlar. Benim de bulunduğum bir mecliste Nimrî Dede’nin ölmeden önce yaptığı son ziyareti anlattı. Ölüm tarihine bakarak 1986 yılında olduğunu tahmin ettiğim bu ziyareti Ahmet Özhan’ın da müsaadesiyle naklediyorum.

Ahmet Özhan’ın hatırladığı kadarı ile Nimrî Dede dükkâna gelir, bir köşede sessizce oturur, konuşulanları dinlermiş. Lafa pek karışmamakla birlikte arada bir şeyler sorarmış. Muzip bakışlı, latife-gû bir zat olan Nimrî Dede, bir gün yine gelmiş, oturmuş. Ayrılmadan önce Ozak Efendi’ye dönmüş:

- Efendi hazretleri, ben köye gidiyorum. Bizim oralarda cenaze namazı bilmezler, Allah bilir ama ben bir daha dönmeyeceğim. Bizim orada cenaze namazını bilmezler. Ben, şu teybe okusam cenaze namazını, sonra vasiyet etsem. Cenazemde teybin düğmesine bassalar, benim cenaze namazım olur mı?

diye latife yollu takılmış. Ahmet Özhan, Ozak Efendi’nin cevap verip vermediğini söylemedi ama bakışıp muzipçe gülüştüklerini söyledi. Ne güzel günlermiş. Bir Alevi dedesinin, bir Cerrahî şeyhinin meclisinde sohbetlere katılıp mesleklerine ve sosyal statülerine bakmaksızın birbirlerine karşı duydukları muhabbete mi hayran olayım, Türk musikisinin en büyük sanatçılarından birinin Elazığ’ın ücra köylerinde doğan bir halk ozanının bir nefesini görüp bestelemesine mi hayran olayım bilemedim.

Nimrî Dede’yi de Muzaffer Ozak Efendi’yi de rahmetle yâd ediyorum.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Muhtasar Tercümesi (Kudûrî-i Şerif Tercemesi)

Müctehid bir Hanefî âlimi olan Kudurî’nin (ö. 1037) bu eseri düzenli sistematiği, zengin muhtevası ve sade üslûbuyla Hanefî fıkıh tarihinde hem ders kitabı hem temel başvuru kaynağı olarak şöhret kazanmıştır.

Niçin yazıldı: Bir rivayete göre Abbâsî Halifesi Kādir-Billâh -muhtemelen Şiî Fâtımîler ve Büveyhîler’in karşısında Sünnîliği hâkim kılma çabası içinde- dört mezhebin otoritelerinden birer muhtasar fıkıh eseri hazırlamalarını istedi. Bu maksada hizmet için devrin Hanefîler’inin temsilcisi olarak seçilmesinden iktidar sahipleri nazarında büyük saygınlığa eriştiği anlaşılan Kudûrî, mezhebin temel metinlerinden biri sayılan el-Muḫtaṣar’ını hazırlayıp takdim etti

Filistin hakkında ne biliyoruz?

Filistin sözlüğünü neden hazırladınız?
Siyasi kavramlar ve olaylar sözlüğü
Filistin davasının aktörlerinin biyografileri
Filistin denilince ne anlamalıyız?
Gazze gündemde. Batı Şeria diye bir yer kaldı mı Filistin’de?
İsrail anladığımız kadarı ile Gazze’yi Gazzelilerden temizleyip bir tatil beldesi yapmak istiyor. Muhtemelen yerleşimcileri yerleştirecekler ve oteller inşa edecekler. İsrail’i daha doğrusu ABD’yi bu karardan vaz geçirmek mümkün mü?
Dünyada İsrail düşmanlığı artıyor. Bunun İsrail üzerinde bir etkisi olur mu?
SUMUD filosu gündemde. Tam olarak nedir?
Avrupa hükümetleri seslerini çıkarmaz iken halk tepki gösteriyor. Yöneticiler daha ne kadar sessiz kalabilir?
İspanya açıktan tepki gösteren tek Avrupa ülkesi gibi duruyor. Bu konuda İspanya’yı diğerlerinden ayıran faktörler nelerdir?
Katar saldırısı Gazze’yi nasıl etkiler?
Çin ve Rusya bu konuda neden yeterince aktif değiller?
Hamas iki yıldan beri dayanıyor. Daha ne kadar dayanabilir?
İsrail içinde durumlar nasıl? Bu savaşın İsrail’e bir maliyeti yok mu?
Bundan sonra neler olması bekleniyor?

ismailgulec.net