Arapların gözüyle Türkler

Malum, birkaç haftadan beri Kudüs'ü konuşuyoruz ve endişe ediyoruz. İsrail'in tamamını işgal etmeden durmayacağı anlaşılan, fanatik ve yobazların baskısıyla saldırdıkları Mescid-i Aksâ'yı ve Müslümanları savunmak için elimizden şimdilik üzülmek ve tepki göstermekten başka bir şey gelmiyor.

Bu tepkiyi abartılı bulan ve nedense bu gibi durumlarda sayıları az da olsa ortalığı karıştırmayı vazife addeden birileri, Arapların, Türklere ihanet ettiğini söyleyerek İsrail'i haklı buluyor ve sadece Arapların bunu hak ettiğini dile getirmedikleri kaldı.

Tarih, öyle bir köhne dükkandır ki istedikten sonra her şeyi bulursunuz ve işinize geldiği gibi de kullanırsınız. Maalesef günümüzde, sosyal medyanın mahvedici özelliğini bilenler, bir fotoğraf veya bir cümleyi istismar ederek amaçlarına hizmet etmediğini düşündükleri kişilerin hayatını kararttıkları gibi tarihi de arzu ettikleri şekilde verebiliyor.

Sözlerimin yanlış anlaşılmasını istemem. Hicaz bölgesindeki kimi Arap kabilelerinin, İngilizlerin tahriki ve teşviki ile Osmanlılara karşı savaştığını inkâr etmiyorum. Aynı İngilizlere karşı, kimi Arap kabilelerin de Osmanlıların yanında savaştığını da biliyoruz. Dolayısıyla mesele, Arap-Türk düşmanlığına indirgenecek ve onunla açıklanacak kadar basit değil.

Arapların gözüyle Türkler

Şerafettin Yaltkaya'nın (ö. 1947), Arapların Gözüyle Türkler (İstanbul: Büyüenay, 2018) isimli bir kitabı var. Türkleri anlatan iki kitap ve birkaç Arapça şiirin tercümesinden oluşan kitabında Türkler, hem millet olarak hem de asker olarak övülmekte, diğer milletlerden üstün tarafları anlatılmakta.

Kitabın içinde yer alan ilk kitap Câhız'ın (ö. 869) meşhur Risâle fî Fezâili'l-Etrâk (Türklerin Faziletleri) isimli eseridir. Bu eser, İslâm âleminde Türkler'e dair yazılan en eski eserdir. Halife Me'mûn, askerlerine sorar:

- Karşınıza yüz Türk mü, yüz Haricî mi çıkmasını istersiniz?

Türklerle Haricileri karşılaştırırken, Türklerin üstünlükleri anlatılır.

Yaltkaya'nın tercümesini verdiği ikincisi olan, İbn Hassûl (ö. 1058) - Kitâbu Tafzilu'l-Etrâk alâ Sâiri'l-Ecnâd (Türk Askerlerinin Üstünlüğü) eserinde Türkler'in özelliklerini anlatırken, Allah'ın onları aslan suretinde yarattığını, eti çok sevdiklerini, kırlarda yaşadıklarını, cesaretleriyle bilindiklerini ve diğer toplumlardan farklı olarak fırsat bulunca başbuğluğu ele geçirmeye çalıştıklarını anlatır. Bu arada, Hz. Peygamber'in "Türkler size dokunmadıkça siz onlara dokunmayın" sözüne dayanarak Türkler'in çok muteber bir millet olduğunu söyler. İbn Hassûl, yakından gördüğü Tuğrul Bey'in iyi hasletlerini açıklar ve Adudüddevle ile mukayese eder.

Yaltkaya'nın tercümesini verdiği üçüncü bölüm, müstakil bir kitap değil. Aralarında Zemahşerî (ö. 1144), Sıbt ibnü't-Teâvîzî (ö. 1188) ve İbn Hayyûs (ö. 1081) gibi meşhur isimlerin de olduğu on iki şair ve edibin, Türklerin güzel hasletlerini anlattığı şiirler ve tercümeleri yer alır. Birkaç beyti örnek olarak verelim:

Şu gördüğüm aslan mıdır yahud ceylan mıdır yoksa insan mıdır?

Daha doğrusu Türk kıyafetine girmiş güneş midir yoksa ay mıdır? Onu tam olarak anlatmakta şaşırıp kaldım.

O, gözleri çekik ve dar olan bir kavimdendir. Türk ki onlardan kerem ve ihsan istenilecek olsa yağmur gibi yağdırırlar ve her yaptıkları işi de herkesten iyi yaparlar.

Türkler de insan zümrelerinden bir zümredir. Fakat onlar savaş günlerinde diğer insan zümrelerinden farklıdır. Onlar başkaları gibi kırılmak bilmez. Onlar savaşlarda herkesten daha kuvvetli ve kırılmaya karşı daha salâbetli ve mukavemetlidir.

Türklerin ne yüksek damarları, kanları vardır, felek onu tüketmesin. Kesmesin ve onun dalları ve budakları çok ve gür olan ağaçları da kurumasın.

Onlar öyle bir topluluktur ki tüm övünçler onlara mahsustur. Onlar, zulmün her çeşidine indirilmiş birer darbedir.

Şunu da iyice bilsinler ki necâbet ve soy temizliği bir haslettir ki Tanrı onu yalnız Türklere vermiştir.

Kitapta, bunlar gibi Türkleri öven ve faziletlerini anlatan birçok örnek var.

Ben bu yazı ile Arapların, Türkleri her zaman çok sevdiğini iddia etmiyorum. Tarihten birkaç örnek bularak genel ve kesin hükümlerde bulunmanın haksızlık olduğunu göstermeye çalışıyorum.

Buna rağmen yine Arapların Türkleri sevmediğini söyleyebilirsiniz, yazabilirsiniz. Ancak zaman bunları söyleme zamanı değil. Karşımızda haksız bir saldırı var, zalim ile mazlum var. İsrail'in, haksızca ve insafsızca çocukları ve kadınları öldürdüğü bir dönemde, Arapların Türklere ihanet ettiğini dile getirmek, masum insanların bu zulmü hak ettiğini ve İsrail'in haklı olduğunu farklı bir şekilde dile getirip onların zulmüne ortak olmak anlamına geldiğini hatırlatmama gerek var mı?




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net