Üniversiteleri böyle tartışamayız

Birkaç haftadan beri özellikle sosyal medyada Boğaziçi Üniversitesi tartışılıyor. Mesele, atanan rektöre itiraz etmekten çıkıp başka noktalara evrildi. Kim, ne biriktirmişse döküyor, kusuyor. Atanan rektöre itiraz etmekten, dindarlara hakaret etmeye vardı iş. O kadar ki İran'ın bile bizi geçtiğini, İran'dan kötü durumda olduğumuzu söyleyenler çıkmaya başladı.

Tartışma nasıl bu noktalara geldi bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. Türkiye'de iflâhı gayr-ı kâbil bir kesim var. Bunlar, bir haber gördüklerinde veya bir şey olduğunda, Galya'nın Romalılar tarafından fethedilmesinden sonra ilgili-ilgisiz her konuşmanın sonunda "Romalılar gitmeli" diyen Galyalı gibi, İslâm'a ve Müslümanlara hakaret ediyor. Bunlar için çıkan haberlerin doğru olup olmaması da önemli değil, bir kere telaffuz edilmesi kâfi. İkinci aşamada ise düz mantıkla olayları genellemeleri, toplu infaz etmeleri. "Nadir olanlar kıymetlidir, topal at da nadirdir. O halde topal atlar kıymetlidir." önermesindekine benzer çıkarımlarda bulunmaları. İslâm'a ve Müslümanlara karşı düşmanlıkları ve nefretleri, gözlerini öyle karartmış ki en sıradan ve basit hakikatleri bile göremiyorlar. Böylesi kesin inançlı, kör inatlıların akla ve mantığa uymayan iddiaları karşısında da meseleleri sağlıklı bir şekilde tartışamaz olduk. Ancak bu da sağlıklı değil. Ne yapıp edip bu durumu aşmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor.

İran'ın gerisinde olmak

Sözünü ettiğim kesimin kerli ferli adamlarından biri, bir haber sitesinde çıkan bir yazıdan yola çıkarak yine bir çıkarımda bulunmuş ve bunu da sosyal medya hesabından paylaşmış. Hempaları da mal bulmuş Mağribî gibi, düşünmeden-sorgulamadan, o orantısız zekâlarıyla aşağılamış, hakaret etmişler.

Merak ettim, söz konusu haberi okudum. Haberde, ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation-NSF), bilim ve mühendislik alanlarında dünyada en çok bilimsel makale üreten ülkeleri sıraladığı liste verilmiş. İlk üç sırayı Çin, ABD ve Hindistan'ın paylaştığı dizinde İran 15, Türkiye ise 17. sırada. Buradan çıkarılan sonuç şu: Türkiye kötü durumda, İran gibi bir ülke bile Türkiye'yi geçti.

Bu bakış açısı, iki bakımdan sorunlu. Neden, "Hollanda bile Türkiye'nin üstünde" denilmiyor da İran deniliyor? Çünkü İran'ı küçük görüyorlar, sanki İran'da üniversite yokmuş, bilimsel araştırma yapılmıyormuş gibi bir kanaatleri var. Çünkü İran dinci bir ülke ve dinciler bilimden uzaktır.

İkinci bakış açısı, Türkiye'nin 17. sırada olması sanki çok kötü ve başarısızmış gibi kabul edilmesi. Oysa iki sene öncesine kadar dizinin başında ABD yer alırken, iki seneden beri Çin birinci sırada.

Acaba ABD'de, birinciliği Çin gibi Semavi olmayan bir dine kaptırmasından dolayı Hristiyanlığı ve Hristiyanları suçlayan var mıdır? Hindistan ise Almanya'nın üstünde. Aynı soruyu acaba Almanlar da sormuşlar mıdır? Hindular bizi geçti. Hristiyanlık bizi geri götürdü, diye düşünürler mı acep? Beşinci de Japonya, onlar da Budist. İlk beşte üç ülke Semavî bir dine mensup değil. İlk fırsatta dinlerini aşağılayan bizimkiler, bu ülkelerde yaşasalardı aynı tepkiyi gösterirler miydi?

Böyle bir dizinden meseleyi dine getirmek ve dindarlarla ilgili genel hükümlerde bulunmanın mantıksızlığını uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ayrıca bu listeye bakarak ülkelerin üniversiteleri hakkında kesin ve genel bir hüküm vermek de güç. Ne Çin, Tao'cu ve Budist olduğundan birinci oldu, ne de Hindistan, Hindu olduğundan üçüncü oldu. İran da, Şii olduğu için bizim üstümüzde değil. Türkiye de Müslüman olduğu için 17. sırada değil. Portekiz Katolik olduğu için dizinin çok aşağılarında değil. Mesele çok basit. Allah ölçüyü koymuş: El-kâsibu habîbullah. Çalışan kazanır ve Allah, çalışanı sever.

Bu, işin bir tarafı. Bir de İran boyutu var. Gerçekleştiği tarihten bu yana İran devrimini eleştiren, karşı çıkanların, İran'ın Türkiye'den iyi olmasına üzülüyormuş gibi yapanların karar vermeleri gerekiyor. İran devrimi kötü ise İran nasıl bu noktalara geldi? İyi ise neden o kadar karşı çıkıp olmadık sözler söylediniz, söylüyorsunuz? İran bizim üzerimizde olduğuna göre, bilimsel araştırma hususunda, onların mezhebi bizim mezhebe göre daha mı açık ve destekleyici?

Türkiye ile ilgili durum var bir de. Ben, Türkiye'deki üniversitelerin sıkıntıları olduğunu düşünmekle birlikte, çok daha iyi olabileceğini, bunun için de gerekli fizikî ve mâlî imkânların sağlandığını, Türkiye'yi dünyaya taşıyacak ciddi bir akademik kadro ve birikim olduğunu düşünenlerdenim. Bardağın dolu tarafını görüp geleceğe ümitle bakmamızın bizi daha çok güdüleyeceğine inanıyorum.

Dizine baktığımızda, Avrupa ülkeleri içinde bizden üstte olanlar, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve hemen üstümüzde olan Polonya. Hollanda hemen peşimizde. Adaleti, eğitimi, sosyal yardımlarıyla her zaman örnek gösterilen İskandinav ülkeleri de ilk 20 içinde yok. Portekiz, Belçika, Yunanistan, Avusturya, Macaristan, İsviçre, Balkan ülkeleri, bizden daha aşağıda.

Evet, sorunlarımız var ama o kadar da kötü bir yerde değiliz. Kat etmemiz gereken daha çok mesafe, halletmemiz gereken meseleler var. Araştırma üniversiteleri projesi, TÜBİTAK destekleri ve YÖKAK değerlendirmeleri ile önümüzdeki beş yılda birkaç basamak daha yukarı çıkabileceğimizi de söyleyebiliriz. Ama Almanya ve İngiltere ile rekabet etmek için çok daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Bunu yapabilecek zihin gücüne ve maddî imkânlara da sahibiz.

Her meseleyi dönüp dolaştırıp Türkiye'nin Müslümanlığına getirenlerden istirhamım bundan vazgeçmeleri. Vazgeçsinler, çünkü onlar meseleyi buraya getirdiğinde konuyu, Türkiye'nin menfaatine gelecek şekilde tartışamıyoruz.

Unutmayalım, sadece bizim değil, Dünyanın da Türkiye'ye ihtiyacı var.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Diyar-ı Rum'a ne zaman Türkiye denildi?

02:00 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
03:00 Selçuklu Türkmenleri Anadolu'ya Ne Diyorlardı?
04:30 Anadolu'nun Adı Nereden Geliyor?
06:30 Türk Sultan ve Meliklerinin Rum Adını Değiştirmelerinin Nedeni Nedir?
08:30 "Rum" Kelimesi Coğrafi mi Yoksa Siyasi Bir İsim mi?
10:30 Diyar-ı Rum Nasıl Türkiye'ye Dönüştü?
13:30 Türkiye Adı İlk Defa Ne Zaman Kullandı?
16:15 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
19:30 Türkler Anadolu'nun Türkleşmesini Nasıl Başardı?
23:00 "Türklerin Gelmesiyle Anadolu Ciddi Bir Şekilde Kalkınıyor"
29:00 Türkler Geldiğinde Anadolu'da Nasıl Bir Yaşam ve Kültür Vardı?
34:00 Türkler Anadolu'ya Yerleşip Çoğaldıkça Yerli Halka Ne Oldu?
38:00 Gayrimüslimlerin Müslümanlaşmasında En Önemli Etken Nedir?
44:30 Türkiye Adının Yaygınlaşmasında Seyyahların Rolü Oldu mu?

Semazenlik ve Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı

02:00 Sema Nedir, Semazen Nedir?
03:45 Sema Eğitimi ve Semazenlik
09:00 Mevlana Zamanında Sema Var mıydı?
13:00 Hangi Tarikatlarda Sema'ya Benzer Bir Uygulama Vardır?
14:30 Sema, Mevlana'dan Sonra Bugünkü Halini Nasıl Aldı?
18:20 Semazen Olmak İçin Bir Şart Var mıdır?
21:00 Sema Gösterisi Neden Yapılır?
25:15 Semazenlerin Başları Neden Dönmez?
29:00 "Mevlevi Mukabelesi Bize Hayatın Kendisini Öğretir"
34:00 Semazenlerin Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı Nedir?
40:00 Sema Hareketlerin Sembolik Anlamı Nedir?
46:00 Semazenlerin Harektleri Ne Anlama Gelir?

ismailgulec.net