Araz'ı ayırdılar, milinen doldurdular

Şiir okumayı seven cumhurbaşkanımız, Azerbaycan ziyareti esnasında Karabağ'ın tekrar Azerbaycan'a katılmasını kastederek bir şiir okudu. İranlıların tepki gösterdiği bu şiir, çok meşhur bir türküde de geçiyor. Mehmet Özbek'in derlediği "Bu Dağda Ceylan Gezer" türküsünün ikinci bendinde de yer alan şiir şöyle:

Araz'ı ayırdılar
Milinen doyurdular

Men senden ayrılmazdım
Zülmünen ayırdılar
Ay Lâçin, can Lâçin
Men sene kurban Lâçin

Ülkemizde Kars-Iğdır bölgesinde de söylenilen ve "Gumunan" yerine "Ganınan" okunduğu şekli de olan bu dörtlük bir bayatı. Peki, cumhurbaşkanımızın Karabağ'ı kastederek okuduğu bu şiire, İranlılar neden tepki gösterdi?

Bayat Türkleri

Oğuz boylarından dokuzuncusu olan Bayatlar, Türkiye'de Kahramanmaraş-Elbistan ile Yozgat bölgesinde yerleşmiş. İran'da ise bugün Güney Azerbaycan'da, Tebriz ve civarında yaşıyorlar. Bu bölgeler dışında da yaşayan Bayat boyundan gelen Türkler var.

Bayatların atası Dede Korkut olduğu söylenir. Bayat boyundan Kara Hoca'nın oğlu olan Korkut Ata aklı, bilgisi ve irfanıyla boyunun önde gelenidir ve birçok siyasi meseleyi basireti ile çözer ve son sözü hep o söyler. Ayrıca Türkçenin büyük şairi Fuzûlî de Bayat boyuna mensuptur.

Bayatı

Bayatı, müzik ve edebiyat terimi olarak iki farklı anlama geliyor. Edebiyat terimi olarak Bayat Türklerinin, anonim halk edebiyatı ürünü olarak çoğu cinaslı ve yedi heceli dört dizeden oluşan ve 1, 2 ve 4. dizesi kendi arasında kafiyeli yani a a x a şeklinde kafiyelenen, hayatın doğumdan ölüme kadar her alanı ile insana ait aşk, kıskançlık, vefasızlık, kıskançlık, kadere isyan, sevgilinin güzelliği ve ona duyulan özlemi konu edinen kısa şiirlerdir. Türkiye'de ise bayatı bir anlam daha kazanır. Kars yöresinde ağıt anlamında kullanılır ve ağıt okuyanlara da bayatçı denilir.

Özellikle İran Azerbaycanı'nda âşıklar tarafından saz eşliğinde söylenilen Bayat boyunun canlı ve hareketli ezgilerini taşıyan kimi türkülere bayatı denilir. Anonim olan bu türküler halk arasında da okunup söylenilir.

Bayatıların, dize sayısı, hece ve kafiyelenişinin yanı sıra konu ve söyleniş biçimiyle bizdeki cinaslı manilerden bir farkı yoktur. Her iki biçimde üçüncü dize şiirin ana fikrini verir. Bayat Türklerinin manisi desek sanırım daha kısa ve net tanımlamış olacağız.

Nurettin Özçelik'in Hüseyin Feyzullahî'nin Azerbaycan Bayatıları isimli eserini incelediği yüksek lisans tezinde Araz ile başlayan 13 bayatı yer alır. Bunlardan biri de Cumhurbaşkanımızın okuduğu şiirdir, yani bayatıdır.

Aras'ın iki yanı

Araz'ı ayırdılar
Gumunan doyurdular
Men senden ayrılmazdım
Zülmünen ayırdılar

Aras ırmağının iki yanını ayırıp arasını kan ve toprakla doyurdular. Aslında bu iki taraf birbirini seven iki âşık gibidir ve asla ayrılmak istemez iken araya girenler zorla bu iki sevgiliyi ayırdılar.

Aras'ın ikiye ayrılması, 19. asrın başlarına kadar gider. Çarlık Rusya'sındaki iç karışıklıktan yararlanmak isteyen İran, Bakü'ye kadar ilerler. Rusya, İranlıların saldırısını püskürtür ve 10 Şubat 1928'de, Tebriz'in güneyinde, Türkmençay antlaşması imzalanır. Bu antlaşmaya göre Rus ordusu, Güney Azerbaycan'dan çekilir. İran da Nahçıvan ve İrevan'ı Rusya'ya bırakır. İmzalanan antlaşma ile Aras Nehri, Azerbaycan'ı ortadan ikiye böler. Kuzeyi Rusya'da, güneyi İran topraklarında kalır.

Halk, bu durumu birbirinden zorla ayrılan iki sevgiliye benzetir. Sevgililer, yani Kuzey ve Güney Azerbaycan, zorla yani İran ve Ruslar tarafından ayrılmıştır. Bu ayrılığa üzülen Azerbaycanlılar, sevgililerin birbirine kavuşacağı günü hasret ve iştiyâkla beklediklerini bu bayatı ile ifade ediyor.

Karabağ işgal edilip Azerbaycan'dan koparılınca bu sefer iki sevgiliden biri, Karabağ olur ve bayatı Karabağ'a uyarlanır.

Şiirin Bahtiyar Vahapzâde'nin "Topraktan pay olmaz" şiirine ait olduğu konusuna gelince, Vahapzâde'nin tüm şiirlerini tarayamadığımdan, şiirin ona ait olup olmadığı konusunda kesin bir şey söyleyemeyeceğim ama muhtemelen sözleri Vahapzâde'ye ait olan;

Ben ki senden ayrılmazdım
Bu ayrılık neden oldu?

türküsüne benzetilerek bu büyük şaire yakıştırıldı. Veya aynı zamanda Vahapzâde'nin de bir şiiri okunduğundan dolayı ona ait olduğu düşünüldü.

Karabağ zaferi kutlu olsun.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Cudi Dağı ve Cizre'yi yakından tanıyalım.

Cudi Dağı ve Cizre'nin Kültür ve Tarihimizdeki Önemi
04:00 "Cudi- Nuh'un Gemisinin İzinde" Romanının Yazılış Serüveni
06:30 "Şeyh ve Kilise" Kitabının Yazılış Serüveni
16:00 Cudi Dağı İle İskender Paşa Camii Arasında Nasıl Bir Bağlantı Vardır?
17:30 Cizreli Şeyh Seyda Hazretleri Kimdir?
20:15 Diyarbakır Ulu Camii ve Cizre Ulu Camii'nin Ortak Yönleri
23:15 Cizre'deki Kırmızı Medrese'nin Önemi Nedir?
32:00 Cizre'deki Şikeft-i Cüz Mağarası'nın Manevi Önemi
34:30 Cizre'deki Cebrail Kapısı'nın Tarihi Önemi
36:30 Sefine Festivali, Kültürel ve Dini Açıdan Ne İfade Eder?
43:00 "Cudi Dağı, Hz. Nuh'un ve Ümmetinin Sığınağıdır"
45:30 Hz. Nuh'un Gemisini Arayan Gencin Hikayesi

Kısas-ı Enbiya

Cevdet Paşa’nın ahir ömründe yazdığı bu kitabın tam adı: Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssalarından, İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbâsî halifelerinden, diğer Türk-İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin 1439 yılına kadar olan ilk devirlerinden bahseder. Bir nevi İslam tarihi de denilebilir.

Tanpınar’ın onun için söylediği şu sözler çok önemli: Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya'da ve bilhassa da bu kitabın Peygamber'in hayatına ait olan kısmında nesrin kemal noktasına varmıştır. Türkçe'de Mevlid'den başka hiçbir kitap, bu kadar herkesin dilini konuşuyor hissini bırakmamaktadır.

ismailgulec.net