İç sıkıntılarımıza ilacı: Delâil-i Hayrât

Çok sıkıntılı bir dönem geçirdik geçiriyoruz. Ne zaman biteceğini de kimse bilmiyor. Sadece birtakım tahminler var. Bu belirsizlik herkes gibi beni de zaman zaman bunaltıyor. Bunaldığımda ve sıkıldığımda da kendimde bir iş yapacak güç bulamıyorum. Ne yapacağımı bilemez halde bazen boş boş oturuyorum. O vakit canım ne kitap okumak istiyor ne de başka bir şey yapmak. Bir yere de gidemiyoruz malum nedenlerden dolayı. Kasvet içimi kaplıyor ve kendimi büyük bir kuyunun içine düşmüş hissediyorum. Bunun üzerine bir de kötü haberler duyunca moralim iyice bozuluyor.

Hayat bu şekilde geçmez, biliyorum. Birkaç güne kadar okullar açılacak, dersler başlayacak. Muhtemelen sıkılacak vakit bulamayacağım. Ders hazırlıkları, dersler, ödevler, öğrencilerden gelen sorular ve daha birçok işle meşgul olacağım. Ama içimizdeki sıkıntı hep bir yerlerde kalacak gibi.

Bu duygu ve düşünceler içinde çırpınıp dururken karıştırdığım kitapların birinde şöyle bir cümle çıktı karşıma:

Umûm-ı turuk-i aliyyenin evrâd-ı şerîfesi bilâ-istisnâ o kadar halâvet-âverdir ki; insân okumakla doymak bilmez. Kanâat-i fakîrânemce Kur'an ve hadisten sonra ma'nen, maddeten müstefîd ve münteşir olmak emeliyle okunacak şey Delâilü'l-Hayrât ve turuk-i aliyyeye âit evrâddır.

Hazret özetle şunu demiş: Ehl-i tarikin okuduğu virdlerin ve zikirlerin istisnasız hepsi o kadar tatlı ve zevklidir ki insan okudukça okuyası gelir. Bana göre Kuran ve Hadis'ten sonra manen ve maddeten en çok yararlanmak arzusuyla okunacak kitap Delâil-i Hayrat'tır.

Bilgi için okuduğumuz kitaplar yoruyor bizi. Onlarla aklımızı besliyoruz. Ama ruhumuzu dinlendirmek ve sükuna kavuşturmak için de kitap okumak gerekiyor.

Edebi metinler hiç şüphesiz bizi rahatlatır, sıkıntımızı hafifletir ama Delail ve benzeri kitapların yerinin başka olduğunu farkettim. Ecdadın özellikle Hz. Peygamber için yazdığı edebi metinlerin aralarına Delâil'dekine benzer dualar sıkıştırmasının nedenini daha iyi anladım. Mesela Mevlid. Mutlaka dinlemişsinizdir, okunurken bazen topluca ayağa kalkılır, salavat getirilir. Edebi bir metni okurken insanlar neden dua edip salavat getirirler? Duaları edebileştirmek ise başlı başına bir tür bizde. Hele Sinan Paşa'nın Tazarrunâme'si var ki mensur metinler içinde zirve. Onu da bir başka yazıda anlatırım. Biz Delail'e dönelim tekrar.

Delail-i Hayrat nasıl bir kitap?

Delail-i Hayrat'ı ve nasıl bir kitap olduğunu önceden de biliyordum ama tanımıyormuşum. Yukarıda verdiğim satırları okuyunca kitabı elime alıp tekrar şöyle bir karıştırdım ve içinden birkaç sahife okudum. Okudukça rahatladığımı, gönlüme, eskilerin deyimi ile inşirah geldiğini ve sıkıntımın gittiğini hissettim. Taşıdığım ağır bir yükten kurtulmuştum sanki.

Kitabın adı biraz uzun, biz kısaltmış, Delâil-i Şerîf, Delâil-i ?ayrât veya Delâil demişiz. Bir Şâzelî şeyhi olan Cezûlî tarafından derlenen bu eser sadece Şazelî dervişleri arasında okunmamış, diğer tarikat mütesipleri arasında da okunmuş. Hatta herhangi bir tarikat müntesibi olmayan Müslümanlar da asırlar boyunca eserin faziletine inanarak düzenli biçimde okumuşlar, verdiği manevi feyizlerden istifade etmişler.

Delâil'in girişinde bu kitabı belirli zamanlarda düzenli bir şekilde okuyanların sevap kazanacakları ve Hz. Peygamber'in şefaatine nail olacakları, günahlarının affedileceği, varsa kötü huylarından vaz geçecekleri ve daha güzel bir insan olacakları, dünya işlerinin de düzeleceğini yazmış Cezûlî Hazretleri.

Delail neden ve nasıl yazıldı?

Kitabın yazılışına dair bir menkıbe anlatılır. Cezuli abdest için bir kuyunun başına gider ama su çıkaramaz. Onu gören küçük bir kız çocuğu kuyudan suyu kolayca çıkarır. Hayretler içinde kalan Cezulî kıza bu mertebeye nasıl eriştiğini sorar. Kız Hz. Peygamber'e salavat getirerek ulaştığını söyler. Hangi salavatları okuduğunu sorar ama kız söylemez. Bunun üzerine Cezulî bildiği tüm salavatları toplar ve kıza onlar arasında olup olmadığını sorar. Kız birkaç kez geçtiğini söyler ama hangileri olduğunu yine söylemez. Dolayısıyla tamamı okunduğunda o kızın okuduğu salavat da okunmuş olur.

Bir başka rivayete göre ise Cezûlî'nin hanımı her gece yarısı yataktan kalkıp kaybolmaktadır. Cezulî merak edip sorar. O da Medine'ye gidip teheccüd namazı kıldığını söyler. Nasıl yapabildiğini sorunca da salavat okuyarak der. Bundan sonrası yukarıdaki rivayet ile aynı.

Nasıl okunur?

Düzeni ve tertibi çok seven ecdadımız Delâil okumayı da bir usule bağlamışlar. Herkes meşrebine, tarikine, vaktine ve durumuna göre her gün, gün aşırı, dört günde bir veya haftada bir olmak üzere dört farklı tertip üzere okurmuş.

Okumaya Pazartesi başlanır. Kitabın içinde sayfa kenarlarında hangi gün hangi sayfaların okunacağı yazılı. Okumaya başlamadan önce niyet edip istiğfar yani günahların bağışlanmasını istemek ve okuduktan sonra da dua ile bitirmek Delâil okumanın âdâbı. Siz de bir Delâil kitabı alıp okuyabilirsiniz ama daha çok istifade etmek istiyorsanız ehlinden tavsiye ile okumalısınız.

Delâil'e Kara Davut tarafından yapılan bir de şerh var. Merak edenler onu da alıp okuyabilirler. Ama hiçbir şey bilmiyorsanız, en kısa salavatı, Allahümme salli ala seyyidina Muhammed'i gün içinde defalarca okuyarak başlayabilirsiniz..

Gençliğimde pek önem vermediğim daha doğru bir ifade ile önemini anlamadığım Delâil-i Şerif'i ve şerhi Kara Davud'u yeniden ve düzenli bir şekilde okuma vaktim gelmiş de geçiyor. Rahmetli annemin ve babamın okuduğu kitaplara döndük. Her şey aslına rücu etmez mi?




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Diyar-ı Rum'a ne zaman Türkiye denildi?

02:00 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
03:00 Selçuklu Türkmenleri Anadolu'ya Ne Diyorlardı?
04:30 Anadolu'nun Adı Nereden Geliyor?
06:30 Türk Sultan ve Meliklerinin Rum Adını Değiştirmelerinin Nedeni Nedir?
08:30 "Rum" Kelimesi Coğrafi mi Yoksa Siyasi Bir İsim mi?
10:30 Diyar-ı Rum Nasıl Türkiye'ye Dönüştü?
13:30 Türkiye Adı İlk Defa Ne Zaman Kullandı?
16:15 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
19:30 Türkler Anadolu'nun Türkleşmesini Nasıl Başardı?
23:00 "Türklerin Gelmesiyle Anadolu Ciddi Bir Şekilde Kalkınıyor"
29:00 Türkler Geldiğinde Anadolu'da Nasıl Bir Yaşam ve Kültür Vardı?
34:00 Türkler Anadolu'ya Yerleşip Çoğaldıkça Yerli Halka Ne Oldu?
38:00 Gayrimüslimlerin Müslümanlaşmasında En Önemli Etken Nedir?
44:30 Türkiye Adının Yaygınlaşmasında Seyyahların Rolü Oldu mu?

Semazenlik ve Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı

02:00 Sema Nedir, Semazen Nedir?
03:45 Sema Eğitimi ve Semazenlik
09:00 Mevlana Zamanında Sema Var mıydı?
13:00 Hangi Tarikatlarda Sema'ya Benzer Bir Uygulama Vardır?
14:30 Sema, Mevlana'dan Sonra Bugünkü Halini Nasıl Aldı?
18:20 Semazen Olmak İçin Bir Şart Var mıdır?
21:00 Sema Gösterisi Neden Yapılır?
25:15 Semazenlerin Başları Neden Dönmez?
29:00 "Mevlevi Mukabelesi Bize Hayatın Kendisini Öğretir"
34:00 Semazenlerin Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı Nedir?
40:00 Sema Hareketlerin Sembolik Anlamı Nedir?
46:00 Semazenlerin Harektleri Ne Anlama Gelir?

ismailgulec.net