Yolun kenarına diken eken adam

Mesnevi'de geçen güzel hikayelerden biri de yolun kenarına diken eken adamın hallerinin anlatıldığı hikaye. 2. ciltte yer alan bu hikayede bir adam evinin yola bakan tarafına insanları rahatsız etmesi için dikenler diker. Yoldan geçenler rahatsız olurlar ve valiye şikayet ederler. Vali adamı uyarır ama adam bugün yarın derken bir türlü dikenleri sökmek istemez. Sonunda dikenler büyür ve adam dikenleri sökecek mecali bulamayacak kadar yaşlanır.

Bu hikaye de Mesnevi'nin ibret dolu hikayelerinden biri. Hikayemizin iki kahramanı var. Biri yolun kenarına diken eken adam. İkincisi ise ondan dikenleri kaldırmasını söyleyen vali. Bir de figüran olan üçüncü kişiler, yoldan gelip geçenler, dikenlerden rahatsız olanlar.

Diken hikayenin tam merkezinde. Her şey onunla anlatılıyor bize.

Anladığım kadarı ile Mevlana Hazretleri bize hikaye yoluyla şunları söylüyor.

Evinizin önüne dikenler ekip insanlara zarar vermeyin, çevrenizi rahatsız etmeyin.

Yani;

Nefsinize mağlup olup huylarınızı ve ahlakınızı, davranışlarını ve yaptıklarınızı dikene benzetmeyin. Diken nasıl faydasız ve insanlara zararlı ise samimi ve ihlaslı olmayan davranışlar, kötü huylar da diken gibidir ve insanlara zarar verir.

Unutmayalım, insanlara, hayvanlara, bitkilere, eşyaya faydası olmayan ve zararı olan davranışların ve huyların bize de faydası yoktur.

Bir de dikenlerin sulanması meselesi var.

Dikenlerin sulanması kötü huylarımıza devam etmemiz anlamına geliyor. Suladıkça kötülük çoğalacak ve öyle hale gelecek ki artık biz onun elinde oyuncak olacağız. Nefsimize uydukça daha çok kötü olacağız ve batacağız. Çünkü valinin işaret ettiği gibi dikenler büyümekte, güçlenmekte ve biz de onları budamaktan ve kesmekten aciz duruma düşmekte, yaşlanmaktayız. Oysa dikenler küçük ve biz de güçlü iken bu işi yamak çok daha kolay.

Burada aynı zamanda içimizdeki dikenleri daha küçük yaşlarda temizlemeye başlamamıza işaret ediliyor. Diken arsız bir bitki ve çabuk büyür, yayılır. Vücudumuzun her yanını, hayatımızın her anını, işlerimizin tamamını sarmasına izin vermeden ve bizim gücümüz de yerinde iken temizlemeliyiz.

Dikenci adamın bir özelliği daha var: Sözü güzel, dili tatlı ama huyu kötü ve vaadine sadık değil. İçindeki kötülük onun sözünde durmasını engelliyor ve mahvediyor farkında değil.

Vali ise kamil mürşidi remzediyor. Bizi uyarılarıyla kötülüklerden koruyan âkil kişiler de anlaşılabilir. Her seferinde bizi uyarmasına rağmen biz onun uyarılarını bugün yarın diyerek erteleriz ve en sonunda en büyük zararı biz görürüz.

Hikayede üzerinde önemle durulan bir diğer olay diken iken güle dönmek. Bakır iken altın olmak, gafil iken Hakk'ı bulmak, beşer iken insan olmak.

Mürşitler bizim bahçıvanlarımız. Diken gibi başkalarına zarar verir halde iken bizi alıp gül yapan kişiler.

Mürşid dikeni aşılayarak, yani ona rehberlik ederek, hakkı ve hakikati göstererek, ona iyiliği telkin ederek güle dönüştüren kâmil insan. Bizleri ağızlarından dökülen ledün ilmi ile sulayarak büyütüp güle döndüren gül yetiştiricileri. Onlar;

Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alır gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül

Gül üzerine çok şey söylenebilir. Ama bu hikayede diken ile birlikte olması bir mukayese yapma imkanı veriyor bize. Diken faydasız ve çevresine zararlı iken gül kokusuyla, rengiyle, güzelliğiyle bulunduğu yeri güzelleştiren bir bitki. Bir kamil mürşidin dizinin dibinde yetişen derviş de gül gibidir, hem kendisi güzeldir, dili tatlıdır, huyu iyidir hem de insanlara faydası dokunur, onların iyiliğini ister. Gül gibi olanlar da insanların en hayırlısıdır.

Allah bize dikenlerimizi temizleyecek güç ve irade versin ve gül yetiştiren adamlardan mahrum bırakmasın.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Diyar-ı Rum'a ne zaman Türkiye denildi?

02:00 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
03:00 Selçuklu Türkmenleri Anadolu'ya Ne Diyorlardı?
04:30 Anadolu'nun Adı Nereden Geliyor?
06:30 Türk Sultan ve Meliklerinin Rum Adını Değiştirmelerinin Nedeni Nedir?
08:30 "Rum" Kelimesi Coğrafi mi Yoksa Siyasi Bir İsim mi?
10:30 Diyar-ı Rum Nasıl Türkiye'ye Dönüştü?
13:30 Türkiye Adı İlk Defa Ne Zaman Kullandı?
16:15 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
19:30 Türkler Anadolu'nun Türkleşmesini Nasıl Başardı?
23:00 "Türklerin Gelmesiyle Anadolu Ciddi Bir Şekilde Kalkınıyor"
29:00 Türkler Geldiğinde Anadolu'da Nasıl Bir Yaşam ve Kültür Vardı?
34:00 Türkler Anadolu'ya Yerleşip Çoğaldıkça Yerli Halka Ne Oldu?
38:00 Gayrimüslimlerin Müslümanlaşmasında En Önemli Etken Nedir?
44:30 Türkiye Adının Yaygınlaşmasında Seyyahların Rolü Oldu mu?

Semazenlik ve Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı

02:00 Sema Nedir, Semazen Nedir?
03:45 Sema Eğitimi ve Semazenlik
09:00 Mevlana Zamanında Sema Var mıydı?
13:00 Hangi Tarikatlarda Sema'ya Benzer Bir Uygulama Vardır?
14:30 Sema, Mevlana'dan Sonra Bugünkü Halini Nasıl Aldı?
18:20 Semazen Olmak İçin Bir Şart Var mıdır?
21:00 Sema Gösterisi Neden Yapılır?
25:15 Semazenlerin Başları Neden Dönmez?
29:00 "Mevlevi Mukabelesi Bize Hayatın Kendisini Öğretir"
34:00 Semazenlerin Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı Nedir?
40:00 Sema Hareketlerin Sembolik Anlamı Nedir?
46:00 Semazenlerin Harektleri Ne Anlama Gelir?

ismailgulec.net