Koniçe yahut Konitsa

Cami en yukarıda, büyük kayaların hemen önünde. Külahı uçurulmuş tek şerefeli minaresi, kubbesi kaldırılmış gövdesiyle hâlâ güzel. Kare planlı, düzenli kesilmiş taşlarla çevrilen dikdörtgen pencereleri, altıgen zemin üzerine oturtulmuş altı destekli taşıyıcılı kubbesiyle küçük şehir ve kasaba camii. Bilemediğim için sanat tarihçi hocalarıma sordum. Klasik öncesi dönem, 14-15 yüzyıl olmalı dediler. Özellikle 15. yüzyıl ikinci yarısında benzer özellikleri taşıyan camii çokmuş. Dolayısı ile burası da fetihten sonraki dönemlerde yapılmış olmalı.

Bu camiin adı Sultan Süleyman Cami olarak da geçiyor kimi sitelerde. Ancak kimi kaynaklarda Sultan Süleyman Camiin meşhur köprünün yakınlarında olduğu da söyleniyor. Emin olamadığım için bu bilgileri nakletmekle yetineyim. 15. yy ikinci yarısı Kanuni dönemine de yakın. Bir köyde böyle iki camii yapılması da pek görülen bir şey değil. Bu konuda kararı erbabına bırakalım.

Camiin 20 metre aşağısında altıgen planlı, kesme taşla örülmüş bir metreye yakın kalınlıkta duvarları, duvarların her bir vechesinde açılmış büyücek pencereler ve her bir köşesinden yukarı doğru çıkan piramidal külahlı has taşlarla örtülmüş bir türbe. İçinde ise muhtemelen define arayıcıları tarafından kazılmış, terkedilmiş bir yer gibi duran türbenin içinde ne sanduka var ne de türbe olduğuna dair bir başka işaret.

Yüzyılın başında Hüseyin Baba tekkesinin postnişini Baba Haydar imiş. Muhipleri ve canları olan tekkenin küçük ve büyükbaş sürüleri de varmış. 1878-1882 yılları arasında Baba Adem, 1883-1896 arasından da Anadolu’dan gelen Baba Kamil posta oturmuş. Hasluck’un meşhur eserinde Haydar Baba’nın mezarı buradadır demesinden türbenin Haydar Baba’ya ait olduğunu düşünülebilir. Ancak türbe eski tarihli ve Haydar Baba geç dönemlerde yaşamış. Muhtemelen bu külliyeyi inşa ettiren veya buraları fetheden kumandanlardan birine ait olmalı. Varsa Haydar Baba türbesi kaybolmuş gibi duruyor.

Türbenin elli metre aşağısında ise biraz acemice yazılmış kitabesinden anlaşıldığı kadarı ile sibyan mektebi olarak inşa edilmiş iki katlı taş bir yapı var. Dışarıdan taş merdivenle çıkılan ikinci katta pencereden gördüğüm kadarı ile dikdörtgen genişçe bir oda. Duvarlarına bir şeyler asılmış, müze gibi. Yer ve tavan yenilenmiş ve duvarlarında eski fotoğraflar asılı. Girişteki mermer kitabesinde 1286 tarihi var. 1869 tarihi, oldukça geç bir dönem. İhyaya hizmet etmesi ibaresinden yenilendiğini anlıyoruz. Şeyh Murad adında cömert bir şeyh efendi tarafından yenilenen mektebin tarihini Rifat adında bir şair söylemiş:

Bak hele Şeyh Murâd hayra sa’y u himmeti
Bu gibi bir mektebi ihyâya hem etdi murâd
Cûd u himmet bahsine nisbetle ol zat-ı şerîf
Hâtem’in fart-ı sehâsın etdi bî-zikr u yâd
Bir duâdır Rifatâ târih-i mektebden merâm
Mevkid-i ilm u maârifdir bu cây-ı sâr u şâd

Bu külliye bölgenin en önemli Bektaşilik merkezi imiş. Camiin adı da tekkenin adı ile aynı: Hüseyin Baba veya Şah Tekkesi. Hüseyin Baba veya Baba Hüso adıyla bilinen bir şeyh tarafından 18. asrın ortalarında kurulmuş. Hüseyin Baba’nın halifesi Baba İsmail postta iken Türabi Gül Baba yukarıda kitabesini verdiğimiz mektebi yaptırmış. Mektep Şeyh Murad tarafından 1869’da ihya edildikten sonra bugünün ortaokulu mesabesinde bir okul olan Rüşdiyeye çevrilmiş. Herhalde sibyan mektebi binası ihtiyaca cevap verecek durumda değildi ki yenilemişler ve büyütmüşler.

Köyün Müslüman nüfusu da bu külliyenin çevresinde yaşarmış. Lozan anlaşması ile köyün Türk nüfusu Türkiye’ye göç etmek zorunda kalınca yalnız kalan herkesin ve herşeyin başına gelen külliyenin de başına gelir maalesef.

Köyün üst tarafında Osman Baba adında bir tekke daha varmış ve buna nisbetle Küçük Tekke olarak da bilinirmiş. Yazılanlara bakılacak olursa türbe zamanında oldukça faal imiş. Bayramlarda, Muharrem ayında oldukça kalabalık olur ve yöre halkının yoğun iltifatına maruz kalırmış. O türbe maalesef yok bugün.

Unutmadan ilave edeyim, ben de yeni öğrendim. Namık Kemal de anne tarafından Koniçeli imiş. Bir de Musa Kazım Paşa’mız var şuaradan. Meşhur Tepedelenli Ali Paşa’nın annesi de buralı. Evi hala duruyor, Hamko’nun evi oteli derseniz hemen bulursunuz. 





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Diyar-ı Rum'a ne zaman Türkiye denildi?

02:00 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
03:00 Selçuklu Türkmenleri Anadolu'ya Ne Diyorlardı?
04:30 Anadolu'nun Adı Nereden Geliyor?
06:30 Türk Sultan ve Meliklerinin Rum Adını Değiştirmelerinin Nedeni Nedir?
08:30 "Rum" Kelimesi Coğrafi mi Yoksa Siyasi Bir İsim mi?
10:30 Diyar-ı Rum Nasıl Türkiye'ye Dönüştü?
13:30 Türkiye Adı İlk Defa Ne Zaman Kullandı?
16:15 Türkiye'nin Doğuşu ve Türkiye Adının Ortaya Çıkışı
19:30 Türkler Anadolu'nun Türkleşmesini Nasıl Başardı?
23:00 "Türklerin Gelmesiyle Anadolu Ciddi Bir Şekilde Kalkınıyor"
29:00 Türkler Geldiğinde Anadolu'da Nasıl Bir Yaşam ve Kültür Vardı?
34:00 Türkler Anadolu'ya Yerleşip Çoğaldıkça Yerli Halka Ne Oldu?
38:00 Gayrimüslimlerin Müslümanlaşmasında En Önemli Etken Nedir?
44:30 Türkiye Adının Yaygınlaşmasında Seyyahların Rolü Oldu mu?

Semazenlik ve Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı

02:00 Sema Nedir, Semazen Nedir?
03:45 Sema Eğitimi ve Semazenlik
09:00 Mevlana Zamanında Sema Var mıydı?
13:00 Hangi Tarikatlarda Sema'ya Benzer Bir Uygulama Vardır?
14:30 Sema, Mevlana'dan Sonra Bugünkü Halini Nasıl Aldı?
18:20 Semazen Olmak İçin Bir Şart Var mıdır?
21:00 Sema Gösterisi Neden Yapılır?
25:15 Semazenlerin Başları Neden Dönmez?
29:00 "Mevlevi Mukabelesi Bize Hayatın Kendisini Öğretir"
34:00 Semazenlerin Giydiği Kıyafetlerin Sembolik Anlamı Nedir?
40:00 Sema Hareketlerin Sembolik Anlamı Nedir?
46:00 Semazenlerin Harektleri Ne Anlama Gelir?

ismailgulec.net