Yetki Hırsızlığı

Birkaç ay önce gazetelerde Cumhurbaşkanımızın üzerinde çokça konuşulan şöyle bir ifadesi yer aldı.

Nerede işinin altından kalkamayan biri varsa hemen şu tarz ifadelerle işin içinden sıyrılmaya çalışıyor: Beyefendi böyle istiyor. Veya Külliye böyle istiyor. Benim ağzımdan böyle bir söz var mı? Daha önce medyada benim adıma ahkam kesenlerle ilgili rahatsızlığımı belirtmiştim. Tüm milletime sesleniyorum; eğer ben birisine bir şey söyleyeceksem, kimseyi aracı kılmam, bunu bizzat kendim yaparım."

Cumhurbaşkanın bile istismar edildiği bir ülkeden üst düzey yöneticilerin bu tür istismarlara uğramaması düşünülebilir mi? Ben bu tür istismarın bir çeşidinden bahsedeceğim: Yetki hırsızlığı.

Görevi kötüye kullanma, görevi istismar etme, suiistimal gibi hukuk terminolojisinde karşılığı olan kavramlar yerine yetki hırsızlığını tercih etmemin nedeni diğerlerinin hukuki bunun ahlaki olması ve diğerlerinin her konumdaki görevliyi kapsarken bunun sadece üst düzey veya sıradan bir yöneticinin yardımcılarıyla sınırlı olmasıdır.

Yetki hırsızlığı benim önerdiğim bir terim. O yüzden tanımını da ben yapayım.

Yetkisi ve sorumluluğunda olmadığı halde muhataplarının acemiliğinden ve bilgisizliğini kullanarak yardımcısı olduğu makamın haberi olmamasından istifade ederek kişisel menfaatleri doğrultusunda amirinin yetkisini ondan habersiz kullanmak.

Yetki hırsızlığı genellikle üst düzey bir yöneticinin yardımcıları tarafından yapılır. Yetkisi olmadığı halde işgal ettiği makamın imkanlarını kullanarak başkanın veya müdürün uhdesinde olan yetkileri muhatabının bilgisizliğinden veya daha üst makamlara ulaşamaması ve söylenilenleri doğrultacak durumda olmamasından istifade ederek istediklerini elde ederler. Genellikle bu işler gayrı meşru ve gayri ahlaki olur.

Yetki hırsızlığının birkaç çeşidi vardır. İlki taleplerini başkan veya müdür istiyor veya istemiyor şeklinde ifade ederek gerçekleşmesini sağlarlar. Bunlar başkana veya müdüre ulaşması mümkün olmayan kimselere söylenir. Aslında bu usulün yaygınlaşmasını sağlayan da başkan veya müdürlerdir. Kendilerinin söylemek istemediklerini yardımcılarına söyletmeleri üzerine yardımcıların her söylediği başkanın talebi gibi algılanmaya başlar. Başlangıçta kendisine söylenmesi istenen konular yardımcının yetki hırsızlığı ile zamanla başka bir boyuta taşınmış olur.

Bir diğer yol mevzuatı ileri sürmektir. Konuyla doğrudan ilgisi olmayan ilgili ilgisiz mevzuat sıralanarak taleplerin neden yerine getirilmediği görünüşte meşru ama aslında muhatabının bilgisizliğinden ve acemiliğinden istifade ederek yine istediklerini yapmış olurlar.

Bir diğer yolu da pasif yetki hırsızlığıdır. Bu da kendi sorumluluğu olan alanlarda gelen talepleri keyfi bir şekilde muhatabına herhangi bir nedenden dolayı olan kızgınlığından dolayı görmezden gelerek ve süreci uzatabildiği kadar uzatarak muhatabı ya talebinden vaz geçirirler veya istediklerini alırlar.

Bir de kötü bir niyeti olmadığı halde beceriksizliği ve kimseye güvenmemesi nedeniyle yapılacak işleri amirini bahane ederek reddetmesidir.

Her ne usulde olursa olsun üçü de bir görevlinin kendisine verilen yetkileri kendi sorumluluğu ve yetkisi olmadığı halde amirlerinin yetkisini çalarak hakkı olmadığı halde kullanırlar.

Bu tür adamların yanlarında ise kendi sözlerinden çıkmayan ve denileni harfiyen yetine getiren sadık adamları olur. Bu adamlar önlerine atılan bir kemik karşılığında kendilerine söylenilen her işi meşru, ahlaki ve vicdani olup olmamasına bakmaksızın yerine getirirler. Bu adamlar daha küçük makamları işgal ederler. Bilgi ve becerileriyle gelmeleri mümkün olmayan makamlarda kalmalarının yegâne yolu kendilerini o makama getirenlerin taleplerini herhangi bir düşünme ve değerlendirme sürecinden geçirmeden yerine getirirler.

Kanaatimce ülkemizin en önemli sorunlarından biri de budur. İyi bir yönetici olmanın şartlarından biri güç ve yetkilerinin de çalınmasına izin vermemektir.





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Oryantalizmin Zihin Dünyası, Ötekileştirmenin İdeolojisi ve Edward W. Said

Kitap kapağındaki görselin hikayesi
Oryantalizm hakkında yazılmış çok kitap ve çalışma varken böyle bir çalışmay yapmaya iten motivasyon
Oryantalizmin genel kabul görmüş bir tanımı
Oryantalizmle birlikte geçen modernlik ile arasındaki ilişki
Said’in temel tezi
Oryantalistler Said’in görüşlerine katılmama sebepleri
Seyahatname edebiyatı ile oryantalizm arasındaki ilişki
Oryantalizmin Osmanlı İmparatorluğuna bakışında diğerlerinden farklı olduğu taraf
Oryantalizmin zihin dünyasında İslam
Batı zihninde teşekkül eden Osmanlı imgesi
Türk despotizmi ve bu söylemi ortaya çıkaran gerekçeler
Batı toplumu, Doğu toplumu, İslam toplumu, Osmanlı toplumu
Gerçek Doğu ile oryantalistlerin ürettiği Doğu imgesi arasında bir uçurum var
Osmanlı-Bilim dünyasında şerh edebiyatı ile ilgili
Akli ilimlerin medreseden kaldırılması iddiası
Rönesansı başlatan doğulu alimler

Arebeskin sosyal ve kültürel temelleri

02:00 Arabeskin Anlatılmamış Hikayesi
03:00 Arabesk Nedir, Nasıl Ortaya Çıktı?
04:00 Arabesk Müzik Türkiye'de Ne Zaman Ortaya Çıktı?
11:00 Arabesk İle Gecekondu ve Göç Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır?
13:30 Arabesk Hitap Ettiği Kitle Bakımından Caz ve Blues İle Kıyaslanabilir mi?
16:00 Arabeskin Gelişmesinde Almanya'nın Nasıl Bir Katkısı Oldu?
19:00 Türk Müziğinin Benzersiz Bir Türü: Arabesk
27:00 Mısır'ın Müzik Dünyasındaki Yeri ve Etkisi
31:00 Arap Müziği Türkiye'yi Nasıl Etkiledi?
38:00 Arabeskin Anlatılmamış Hikayesi

ismailgulec.net