Arif ne kadar arif?

Film zaman makinesi ile 1969 İstanbul’una düşen Arif ve robot arkadaşı 216’nın başından geçenlerden oluşuyor. 216 bir robot olmasına rağmen insan gibi sevmek ve sevilmek istemektedir. Baskından kaçmak için zaman makinesiyle 1969 İstanbul’una düşlerler. Burada başlarından ilginç olaylar geçer. Bir oyuncak devi robotu kaçırır. Arif tekrar 2017’ye döner ama bu sefer bıraktığı gibi bir dünya bulmaz. Yaşanmaz hale gelen ve her tarafın robotlarla dolduğu bu dünyayı tekrar eski haline döndürmek için tekrar 1969’a döner ve hocası Garavel’in yardımıyla hem 216’yı kurtarır, hem de dünyanın çekilmez hale gelmesini engeller. Bu arada aşk, sevgi, dostluk, arkadaşlık, vefa, yardımseverlik, fakir ama onurlu insanlarlar, şımarık zenginler, bol bol müzik var. Yeşilçam’ın önde gelen isimlerinin resmi geçitleri de filmin bonusu.

Film seyrederken hiç sıkılmadım, su gibi aktı zaman. Çekimler, kostümler, sahneler, oyuncular, müzikler hepsi iyiydi. İlla bir şey söyleyeceksem iki noktada eleştirebilirim. İlki müzik sahneleri çok fazlaydı, biraz daha olsa müzikal bir film olabilirdi. İkincisi ise küfürler. Argo hem İstanbul’un hem Türkçenin bir parçası, birazcık olabilir, ama küfürler biraz fazla geldi bana.

Bu film bir iş daha yapıyor bence. Bugünün gençlerine babalarının ve dedelerinin yaşadıkları dönemi anlatıyor. Babalarının ve dedelerinin, aynı zamanda annelerinin ve nenelerinin ne giydiklerini, ne dinlediklerini ve nasıl yaşadıklarını sınırlı da olsa gözler önüne seriyor. Büyükler ise gençliklerine bir yolculuk yapmış oluyorlar. Yeşilçam’ın en iyileri Sadir Alışık, Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Filiz Akın, devrin müzik piyasasının yıldızları Ajda Pekkan ve Zeki Müren. Üstelik bu yolculuk için Arif’in zaman makinesine ihtiyaçları yok. Cem Yılmaz zaman makinesi kullanmadan hepimize geçmişe bir yolculuk yaptırıyor. 

Hiçbirine haksızılık etmek istemem, tüm oyuncular rollerinin haklarını vermişler. Ama ikisini çok beğendim. İlki Kerem Alışık’ın filmde kendi sünnet düğünün organizatörü rolü. İkincisi Zeki Müren. Her ikisi de fevkalede başarılı idiler ve rolleriyle beni büyüledir. Mustafa Sandal’dan bahsetmesem ayıp etmiş olurum. Bitirim taksi şoförünün hakkını gayet güzel vermiş. Bir de Tarkan şarkıları. Pek tercih ettiğim biri değil Tarkan. Ama bu filmde seslendirilen şarkılarını çok beğendim. Bekir Sıtkı Sezgin’den sonra Tarkan’ı nasıl dinleyeceğim bilmiyorum. Bu da benim trajedim herhaldeJ

Film bizden iki konuda düşünmemizi istiyor. Aslında bizde var olduğunu bildiğimiz özelliklerimizi bize hatırlatıyor. Her gün cinayet, intihar, tecavüz, çocuk ölümleri, çaresiz kadınların dramlarının yer aldığı haberlerle sinirlerimizin iyice bozulduğu ve gittikçe bizim için anlamını yitiren hayatın aslında böyle olmadığını, insanlığın ölmediğini ve yeniden eski günlerdeki gibi güzel konuşan iyi insanların bolca olduğu bir dünyayı istediğimiz takdirde yeninden kurabileceğimizi gösteriyor. İkincisi de Türkçe konusunda daha hassas olmamız.

Gittikçe birbirimize zorlaştırdığımız ve çekilmez bir hale getirdiğimiz hayatı değiştirmek elimizde. Eskiden böyle olmadığımız unutmayalım ve şunu aklımızdan çıkarmayalım. Dünyayı iyilik kurtaracak. İrfan olmadan da iyilik olmuyor. Ariflere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. 





Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Mehmet Akif Ersoy ve musiki

02.00 Mehmet Akif Ersoy'un Musiki Yönü ve Bestelenmiş Şiirleri
03:15 Mehmet Akif Ersoy'un Musiki İle İlişkisi Nasıl Başladı?
07:00 Mehmet Akif Ersoy'un Musiki Yönü
08:30 Mehmet Akif Ersoy İle Neyzen Tevfik Nasıl Tanıştı?
11:00 Mehmet Akif Ersoy'un, Neyzen Tevfik İle Olan Dostluğu
15:15 Mehmet Akif Ersoy, Musiki Alanında Kimlerden Ders Aldı?
18:15 Mehmet Akif Ersoy'un Musiki Yönü
21:10 "Mehmet Akif Ersoy, Ölmeden Önce Musiki Üstadı Olarak Tanınıyordu"
27:30 "Musiki, Tüm Varlığın Anladığı Bir Dildir"
30:30 Mehmet Akif Ersoy'un Musiki Meclislerindeki Rolü
33:15 "Mehmet Akif Ersoy, Musiki Meclislerine Değer Katan Bir Kişiliktir"
37:30 Mehmet Akif Ersoy'un "Sait Paşa İmamı" Şiiri ve Bestelenme Öyküsü

Eşrefoğlu Rumi’nin Müzekki’n-Nüfûs’u

Müzekki’n-Nüfus’un en çok okunan halk kitapları arasında olmasının nedeni rehber kitap olması, dilinin sade ve anlaşılır olması, inşa edilmeye çalışılan milleti irşat etmesi.

Sanat endişesinden uzak, müridlere doğrudan doğruya tasavvufî-ahlâkî hakikatleri anlatma gayesini taşıyan Müzekki’n-nüfûs, geniş halk tabakasının kolayca anlayabileceği şekilde sade bir Türkçe ile yazılmış ve tasavvufun halk arasında yayılmasında önemli hizmet görmüştür. Müellifin Osmanlı döneminde Anadolu’da kurulan ilk tarikatlardan biri olan Eşrefiyye’nin pîri olması dolayısıyla kitabın Türk tasavvuf ve düşünce tarihinde ayrı bir yeri vardır. Yeni sayılabilecek herhangi bir görüşe yer verilmemekle beraber tasavvufun temel konularıyla tarikat terbiyesinin esaslarını başarılı bir üslûpla özetleyen Müzekki’n-nüfûs, yazıldığı devirden itibaren Muhammediyye ve Envârü’l-âşıkīn gibi geniş halk toplulukları tarafından benimsenmiş, daha sonraki devirlerde kaleme alınan bu tür eserlere örnek teşkil etmiştir.

ismailgulec.net