Özgeçmiş
...
Biraz zorlanarak da olsa bulduğumuz bu türbenin II. Selim dönemi ulemasından Aziz Efendi’ye ait olduğu söyleniyor. Anlatılan en yaygın rivayete göre Aziz Efendi, Kıbrıs’ın fethi için gelen orduda alay müftüsü imiş. Lefkoşa’nın fethi esnasında Venediklilerle yapılan savaşta şehit düşünce arkadaşları şehit edildiği yere mezarını yapmışlar. Devrin padişahı II. Selim de türbe yaptırmış ve yanına küçük bir mescid inşa ettirmiştir. Zamanla tekke, derviş odaları, sıbyan mektebi ve kütüphane gibi hücreler ilave edilmiş ve tekke büyümüş.
Sadece bu olaya bakarak Osmanlıların fethettikleri yere nasıl yerleştiklerini izleyebiliriz. Bir ölüden bir medeniyet diriltmek her milletin becerebileceği bir şey olmasa gerek. Basit bir mezarı türbeye çevirerek temel atılıyor, adeta mühür basılıyor. Daha sonra yanına mescit yapılarak orasını canlı hale getiriyor. Okul yaptırarak hayatın içine de katıyor. Tekke ilave ederek camide verilen temel din eğitiminin tamamlayıcısı olan ahlak ve adap-erkan eğitimi veriliyor. Ve yanına ilave edilen çarşı da bu sistemi finanse ediyor. Böylece bir mezardan bir şehir kurmuş oluyor.
Hangi Aziz Efendi
Tekkeye adını veren Aziz Efendi’nin kim olduğu konusunda benim şüphelerim var. Hiç şüphesiz Lefkoşa’nın fethi esnasında şehit düşen alay müftüsü için yapılmış olabilir. Başka örnekleri de var, biliyoruz. Ama burada bir başka Aziz Efendi daha var. Türbeye adını veren Aziz Efendi ile tekkeye adını veren Aziz Efendi’nin aynı kişi olmadığını düşünüyorum. Kanaatimce tekkeye adını veren Aziz Efendi’nin şeyhü’s-seb’a olan yani Anadolu’daki ahilik teşkilatının benzeri bir teşkilatın başı olan Aziz Efendi olması bana daha makul geliyor. Devrinden esnaf ve zanaatkarların başı olan Aziz Efendi aynı zamanda mutasavvıf olduğu için orasını bir tekkeye dönüştürmüş olmalı. Tekkenin çarşının hemen yanında hatta içinde olması bu görüşü kuvvetlendiriyor. Bu haliyle çarşının da tekkesi olmuş oluyor.
Belediye Hali yahut Bandabuliya
Tekkenin bitişiğinde olan çarşı çok eski zamanlardan beri şehrin merkezi ve alışveriş merkezi. Hatta Lusignan ve Venedik dönemlerinde de alışveriş merkezi imiş. Osmanlılar şehri fethettikten sonra katedrali camie çevirmişler ve çarşının devam etmesine izin vermişler Özellike Cuma günleri namaz için bir araya gelen Lefkoşalılar hem ibadetlerini yapar hem de ihtiyaçlarını karşılarlarmış.
Cuma günleri geçici olarak kurulan pazar yeri 1880’de Belediye tarafından kalıcı dükkanların olduğu çarşıya dönüştürülmüş ve Bandabuliya inşa edilinceye kadar bu dükkanlar devam etmiş. Dükkanlar yetmeyince 1930’da yıkılıp bugün Belediye Hali olarak bilinen Bandabuliya inşasına başlanmış ve iki senede bitirilerek hizmete açılmış. Daha çok manav ve kasap dükkanları varmış. 2010 yılında Bandabuliye restorasyon için kapatılmış ve iki sene süren çalışmaların ardından açılmış. Ancak eski çarşının özellikleri hep kaybolmuş, İngilizlerin 1960’lardaki kapalı yerel pazarlarına benzemekle eleştirilmiş. Bu eleştirilerin ardından kimi yerleri aslına benzetilmeye çalışılmış. İngilizin yapmadığını bizimkiler yapmış. Garip.
Tekke-çarşı ilişkisi
Belediye çarşıyı inşa ederken vakıf ile arasında bir anlaşma yapılmış. İleride tekke vakfı dükkan inşa ettiğinde kapılarının çarşıya açılmasına itiraz edilmeyeceğine dair taahhüt almışlar belediyeden. Tekkenin arazisi zamanında bayağı bir büyükmüş, muhtemelen vakfa gelir getirsin diye bir köşesine önce birkaç dükkan yapıldı. Zamanla bu dükkanlar çoğaldı. Çarşı büyüdükçe tekke küçülmüş, kapalı pazar olunca da mescid ve türbe kalmış sadece.
Pazara gelenler atlarını eşeklerini tekkenin önüne bırakıp pazara gittikleri için bayağı bir gürültü olurmuş ve çevre kirlenirmiş. Bunun üzerine tekkenin şeyhi ile sıbyan mektebi hocasını rahatsız etmiş ve pazara gelenlerin tekke ve civarını kirletmemesi ve rahatsız etmemesi için bir duvar örülmesini talep etmişler. Talepleri makul bulunmuş ve duvar örülmüş. Bu duvar ile tekke ve çevresi bugünkü halini almış.
Tarih boyunca tekkenin türbedarlığını Aziz Efendi’nin ailesinden kimseler yapmış. 1930’lu yıllarda ise türbedarlığı kendisi bir kadiri şeyhi olan Şeyh Hacı Akif Efendi yapmakta imiş. Şeyh efendinin riyasetinde düzenlenen zikirleri babalarından dinleyen bir çok insan bulunuyor. 1940’lı yıllarda ise bu tür zikirlere izin verilmemiş. Zikir olmamış ama özellikle kadınlar türbeyi ve mescidi ziyaret etmeyi sürdürmüşler.
Vakıflar İdaresi tarafından adeta yeniden inşa edilen tekke bugün tüm cephe özelliklerini yitirmiş. Belediye Pazarına açılan kapıdan içeri giriliyor. Küçük bir avlusu var. Bir zamanlar suların aktığı bir çeşmenin de bulunduğu bu avludan tavanı ve tabanı ahşap döşemeli mescide giriliyor. İçeri girince mihrabın doğusunda bir kaç basamakla aşağıya inilen bir bölme daha var. Burası kare pl
anlı bir oda ve Aziz Efendi’nin sandukasının bulunduğu türbe kısmı oluyor. Türbenin kuzey duvarında iki mezar daha varmış ama kim
oldukları bilinmiyor. En son gittiğimde sadece bir mezar kalmıştı. Muhtemelen tekkede görev yapan zevatın olmalı.
Lefkoşa’ya gelip Belediye Hali ile Aziz Efendi Türbesi’ni ziyaret etmezseniz geziniz eksik kalır.
...
Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.
Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.
Youtube videolarını izleyebileceğiniz, A'mâk-ı Hayal Sohbetleri, Kültürümüzde Şiir ve Mûsikî (TRT Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav Radyo), Enderun Sohbetleri (Vav TV) ve Mürekkep Damlaları (Vav Radyo)'ni dinleyebileceğiniz sayfadır.
Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...
Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.
Kitap kapağındaki görselin hikayesi
Oryantalizm hakkında yazılmış çok kitap ve çalışma varken böyle bir çalışmay yapmaya iten motivasyon
Oryantalizmin genel kabul görmüş bir tanımı
Oryantalizmle birlikte geçen modernlik ile arasındaki ilişki
Said’in temel tezi
Oryantalistler Said’in görüşlerine katılmama sebepleri
Seyahatname edebiyatı ile oryantalizm arasındaki ilişki
Oryantalizmin Osmanlı İmparatorluğuna bakışında diğerlerinden farklı olduğu taraf
Oryantalizmin zihin dünyasında İslam
Batı zihninde teşekkül eden Osmanlı imgesi
Türk despotizmi ve bu söylemi ortaya çıkaran gerekçeler
Batı toplumu, Doğu toplumu, İslam toplumu, Osmanlı toplumu
Gerçek Doğu ile oryantalistlerin ürettiği Doğu imgesi arasında bir uçurum var
Osmanlı-Bilim dünyasında şerh edebiyatı ile ilgili
Akli ilimlerin medreseden kaldırılması iddiası
Rönesansı başlatan doğulu alimler
02:00 Arabeskin Anlatılmamış Hikayesi
03:00 Arabesk Nedir, Nasıl Ortaya Çıktı?
04:00 Arabesk Müzik Türkiye'de Ne Zaman Ortaya Çıktı?
11:00 Arabesk İle Gecekondu ve Göç Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır?
13:30 Arabesk Hitap Ettiği Kitle Bakımından Caz ve Blues İle Kıyaslanabilir mi?
16:00 Arabeskin Gelişmesinde Almanya'nın Nasıl Bir Katkısı Oldu?
19:00 Türk Müziğinin Benzersiz Bir Türü: Arabesk
27:00 Mısır'ın Müzik Dünyasındaki Yeri ve Etkisi
31:00 Arap Müziği Türkiye'yi Nasıl Etkiledi?
38:00 Arabeskin Anlatılmamış Hikayesi