Oratoryo vs. Mevlid yahut
Messiah vs. Vesiletü’n-Necât

Hz. Peygamber ayı kabul edilen Rebîülevvel ayına girdik. ‘İlk bahar’ anlamına gelen rebîülevvel içinde 12 Rebîülevvel ise en önemli gün. İnsanlık için baharı getiren Hz. Peygamber’in dünyayı o gün teşrif etti. Safer ayının sonlarına doğru hicret niyetiyle Mekke’den ayrılan Hz. Peygamber, şereflendirdiği Sevr mağarasından 1 Rebîülevvel’de yola çıktı, 8 Rebîülevvel’de Kuba’ya vardı, dört gün kaldıktan sonra 12 Rebîülevvel’de ayrılarak aynı günün akşamına doğru Medine’yi şereflendirdi. İki cihanın güneşi, kâinatın övünç kaynağı Hz. Peygamber yine 12 Rebîülevvel’de âlem-i ahireti teşrif eyledi. İlk mescit bu ay içinde inşa edilmiş, ilk Cuma da 12 Rebîülevvel ayında kılınmıştır. Tüm bu olaylardan dolayı Rebîülevvel Hz. Peygamber ayı olarak kabul edilir.

Müslümanlar yüzyıllardan beri bu ayda peygamberlerinin doğumunu tebşir ve tes’îd ederler. Hz. Peygamber’i anlatan şiirler yazarlar.

Hz. Peygamber’den bahseden edebî türlerden biri olan mevlid, aynı zamanda Süleyman Çelebî’nin eserinin adı olmuş, 200’ü aşkın mevlit metinlerini unutturmuş, mevlit denilince akla ilk gelen eser olmuştur. Bunda, Süleyman Çelebî’nin eserinin muhteşem bir metin olmasının yanı sıra mevlidin bir törene dönüşmesinin de etkisi var.

Tüm dinler inananlarına peygamberlerini sevdirmek isterler. Peygamberlerin hayat hikayelerini inananlarına her fırsatta anlatarak hem öğrenmelerini hem de öğrendiklerini unutturmamaya çalışırlar. Bunu yaparken de başta görsel sanatlar ve musiki olmak üzere sanatlardan yararlanırlar.

Hristiyanlar kiliselerini Hz. İsa görselleri ile süslerler. Her bir köşesi Hz. İsa’nın hayatında önemli olan anları gösteren resimler çizilir. Özellikle altar kısmı Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesini gösteren heykel ve resimlerle doldurulur. Bazı Protestan mezheplerde kiliseler daha sade olmakla birlikte Ortodoks kiliseleri ikon, Katolik kiliseleri resimlerle tezyin edilir. Kilisede yapılan ibadetlerin önemli bir parçası ise koro ve org eşliğinde söylenen ilahilerden oluşur.

Oratoryo

Rönesansla birlikte Batı’da her alanda olduğu gibi kilise müziği de gelişti ve 17. Asırda Baroque dönemle birlikte oratoryo adında bir müzik formu ortaya çıktı. ‘Oratorio’, dini müziğin icra edildiği dua salonları anlamına gelen ‘oratori’ kelimesinden geliyor. Dini ve Hz. İsa’nın hayatını müzik ile anlatan bu eserler kilisenin dışında da icra edildi ve insanların dinî duygularını zenginleştirdi. Kilise dışında olmasına rağmen bir ibadet zevki içinde dinlendi ve Hristiyanların Hz. İsa’ya olan sevgilerini pekiştirdi.

Oratoryaların bir işlevi de Avrupa’da rönesansla gelişen müziği Hristiyanlığın bir parçası yapmasıdır. Kutsal kitabın mesajını müzik ve koroyu kullanarak insanlara aktardı. Böylece klasik müziğin dinden kopmasına izin vermedi.

Oratoryolarda Kutsal Kitap’tan Hz. İsa’nın hayatına dair sahneler, Hz. Meryem, peygamberler, havariler ve Hristiyan azizlerine dair menkıbeler işlendi. Bunları anlatırken Hristiyan inancının temel unsurları da hatırlatılırdı. Barok döneminin büyük oratoryo yazarı Handel’in Hz. İsa’nın doğumunu, ölümünü ve dirilişini anlattığı eseri ise en meşhuru idi. Handel, Ahd-i Atik’ten aktardığı Hz. Musa’nın İsrailoğullarını Mısır esaretinden kurtarması ile Yiftah’ın kızını Tanrı’ya adaması konularını işlediği iki oratoryo daha yazdı. Bu oratoryolarla şöhret buldu.

Handel’in Barok döneminin en meşhur oratoryosu kabul edilen ve Hz. İsa’yı anlattığı Messiah’ı üç bölümden oluşur. İlk bölümde Hz. İsa’nın doğuşundan ve doğuşuna dair kehanetlerden bahseder. Çobanların ve meleklerin Hz. İsa’nın doğumunu müjdelemesi anlatılır. İkinci bölümde Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi, ölümü ve dirilişi yer alır. Hz. İsa’nın göğe yükselmesi ve Hristiyanlığın yayılışından bahseden ve meşhur Hallelujah ilahisi bu bölümün sonunda söylenir. Üçüncü bölümde ise inananlar, ölümden sonra devam edecek olan sonsuz yaşamla müjdelenir ve Tanrı’nın krallığının zafere ulaşacağı ve insanlığın kurtulacağından bahsedilir.

Messiah oratoryosu icra edilirken farklı müzik formları kullanılır. Üflemeli ve yaylı çalgılardan oluşan bir orkestra eşliğinde koro ve solo tarafından seslendirilen oratoryo dinleyiciler tarafından oturdukları yerde huşu içinde dinlenir. Okunan ilahinin konusuna göre orkestra coşkulu veya sakin melodiler seslendirir. Böylece duygusal çeşitlilik sağlanır ve dinleyicilerin değişen duygularına hitap edilir.

Vesiletü’n-Necât vs. Messiah

Bizde oratoryo olmadı ama onun işlevini gören metinler oldu. Özellikle Süleyman Çelebi’nin asırlardan beri okunan Vesiletü’n-Necât’ı kanaatimce oratoryodan geri kalmadığı gibi kimi hususlarda ondan daha ileridir. Maksadımı ikisini mukayese ederek ifadeye gayret edeyim.

Yazılma nedeni: Handel eserini kutsal kitapta verilmek istenen mesajları müzik yoluyla vermek için kaleme alır. Dublin’de fakirler ve hastalara yardım toplamayı vesile kılarak sanatının gücünü gösteren bir eser yazar. Dolayısıyla eserini kendisini düşünerek telif eder. Süleyman Çelebî’nin eserini yazmasına vesile olan olay Hz. Peygamber’i hakkıyla tanıyamamış kendini bilmez bir vaizin sözlerine tepki olarak yazmasıdır. Bu olayın tesiriyle Hz. Peygamber’in büyüklüğünü göstermek ve onu sevdirmek amacıyla eserini yazar. Handel bir sanatçı olarak kendini ispat etme kaygısı güderken Süleyman Çelebi’nin bir sanatkâr olarak kendini göstermek gibi bir kaygısı yoktur. Ancak eserinin her beyti metnin ne kadar beliğ, kendisinin de ne kadar büyük bir nâzım olduğuna delildir.

Amaç: Oratoryoların amacı, dinleyenlerin manevi duygularına hitap ederek dinî ve ahlakî mesajlar vermektir. Mevlid’in temel amacı Hz. Peygamber’in büyüklüğünü ve diğer insanlardan üstünlüğünü açıklamak, sevdirmektir. Bunun yanı sıra İslam’ın değer verdiği erdemler üzerinde de durulur.

Dil: Messiah İngilizce kaleme alınırken Mevlid bugün bile anlaşılan Türkçe ile yazılmıştır. İngilizcesini takdirden aciz olduğum için Messiah’ın dili hakkında bir şey söylemekten âcizim. Bununla birlikte konunun uzmanları dilinin son derece başarılı olduğunu ve günümüzde de anlaşılabilir olduğunu söylüyor. Mevlid’in dilinin Türkçenin en beliğ ve fasih metinlerinden biri olduğu cümlenin malumudur.

Konu: Messiah’ta Hz. İsa’nın doğumu, çarmıha gerilmesi ve dirilişi yer alırken Vesiletü’n-Necât daha kapsamlıdır. Messiah 500-600 satır iken Vesiletü’n-Necât 768 beyittir ve yaklaşık iki katıdır. Dolayısıyla daha çok konu yer alır. Allah’ın birliği, şairin kendisi için dua talebi ve kitap için özür beyanı, kâinatın yaratılma nedeni ve Hz. Peygamber’in ruhunun yaratılması, doğumu sırasında ortaya çıkan olağanüstü olaylar, Hz. Peygamber’e övgü, mûcizeleri, mi‘racı, hicreti, bazı özellikleri, nükte ve nasihatler, kötü fiillerden sakındırma, peygamberliğin tebliği ve Hz. Peygamber’in vefatı işlene konulardır. Muhteva bakımdan şüphesiz daha revnaklı ve zengindir.

İcra biçimi: Oratoryo müzik ile icra edilmek üzere kaleme alınmışken Mevlid bu amaçla yazılmadı. Mevlid’in icrası zaman içinde Osmanlı toplumu içinde şekillendi. Dolayısıyla karşılaştırma toplum tarafından şekillendirilen Mevlid merasimine göre yapılacaktır.

Oratoryo seyirciye dönük olarak yerleşen orkestra, solo ve koro tarafından icra edilirken mevlitler mevlithan, aşirhan, kasidehan, tevşihhan ve duagûdan oluşan bir heyet tarafından icra edilir. Eskiden sırası gelen mevlithanlar, kıbleye sırtı dönmek cami adabına mugayir bulunduğu için caminin kürsüsüne çıkarken bugünlerde hepsi mihrabın önünde yüzleri cemaate dönük olarak okuyorlar. Mevlid icrası esnasında herhangi bir musiki aleti kullanılmaz. Tüm maharet mevlithanların kabiliyetindedir. Oratoryoda seyirci sadece dinler iken Mevlid dinleyicileri salavat ve tekbirlerde okuyuculara katılır. Hz. Peygamber’in doğumundan bahseden beyit okunduğu zaman cemaat ayağa kalkar ve dua eder. Ayrıca şerbet ikramı olur. Oratoryo dinleyicisi ise salona veya kiliseye girer, koltuğuna oturur, dinler, bitince de dışarı çıkar.

İcra edilen mekân: Oratoryo akustiği güçlü büyük kilise ve katedraller ile konser salonları ve tarihi mekanlarda icra edilirken Mevlid camiler, tekkeler, konaklar ve evlerde kısaca her yerde icra edilir.

Müzikal yapı: Oratoryoların müzikal yapısı klasik müzik formlarında iken Mevlid’in musiki de oldukça kapsamlı ve zengindir. Bu konuda yapılmış çok kapsamlı çalışmalar olup ciddi musiki bilgisi olmadan anlamak ve üzerinde konuşmak mümkün değildir. Musiki konusunda mütebahhir olanlar Mevlid’in musikisinin zenginlik ve sanat bakımından oratoryodan aşağı olmadığını söylüyorlar. Her ikisi de klasik: Biri Batı, diğeri Türk klasik müziği ürünü.

Özetleyecek olursak;

Her din peygamberi üzerinden öğretilir. Peygamberi bilmek ve sevmek dindar ve sıkı inançlı biri olmak için çok önemlidir. Kültürler ise bunun nasıl yapılacağını belirler. Rönesansla birlikte Batı’da gelişen görsel ve ses sanatları dinî hayatı da zenginleştirirken İstanbul’da gelişen Türk sanatları ve tasavvuf kültürü Mevlid’in icrasını ve muhtevasını zenginleştirdi, saltanatlı bir okuyuş kazandırdı.

Her iki eser arasında temel bir fark daha var. Messiah Handel’in eseri iken Mevlid her ne kadar Süleyman Çelebi tarafından yazılmış olsa da Türk milletinin müşterek muhayyilesinin ürünüdür. Zaman içinde büyük mevlithanlar ve musikişinas tarafından geliştirilmiş ve mükemmel formuna kavuşturulmuştur.

Yazıyı bitirirken dikkatimizi çeken bir hususu dile getirelim. Handel Hz. İsa’nın göğe yükselmesini anlatır ama sebebini söylemez. Sebebini Süleyman Çelebi’den öğrenelim.

Ölmeyip Îsâ göğe bulduğu yol
Ümmetinden olmak için idi ol

Mevlid ile Messiah arasında birçok benzerlik bulunur ancak temel fark kanaatimce şudur. Messiah’ta olaylar düz bir şekilde ifade edilirken Vesiletü’n-Necât’ta olaylar bir hikmet üzerinedir. Aslında bu Batı Hristiyanları ile Osmanlı Müslümanlığı arasındaki din anlayışını arasındaki en temel farktır ve Osmanlı/İstanbul Müslümanlığının alamet-i fârikasıdır.

Yazıyı bitirmeden seslenmek istediğim iki kesim var. İlki Mevlid’i tahfif edip dikkate almayanlar. Mevlid, sadece bir şiir değildir, bu millete dini öğreten ve Hz. Peygamber üzerinden sevdiren bir öğretim yöntemidir.

Seslenmek istediği diğer kesim ise Batı musikini yüceltip Türk musikisini küçük görenler. Mevlid musiki bakımından oratoryodan eksik olmadığı gibi Türk musikisi de Batı musikisinden eksik değildir. Her ikisi de kendi dünyaları içinde değerli ve önemlidir.

Allah, Hz. Peygamber sevgisini kalplerimizden eksik etmesin.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Şurûtu’s-Salât kitapları neden bahseder?

Şurûtu‘s-Salât, Mukaddimetü‘s-Salât, Salâtnâme gibi isimlerle de anılan kitap namazla ilgili konuları içerir.
Zaman içinde edebi bir türe dönüşür.
İslam etkisinde gelişen edebiyat türüdür. Şurutu’s-salat'ın sözlük anlamı "namazın şartları" olmakla birlikte farz, vacip, sünnet, müstehap ve mekruhlarından bahseder.
Ayrıca İslam ve iman esaslarını, başta temizlik/taharet, abdest, teyemmüm, gusül, ezan olmak üzere namazın öncülleri (mukaddime) ve şartları, rükünleri/farzları, sünnetleri, vacipleri, müstehapları, müfsitleri, mekruhları gibi bu ibadetinin edasına yönelik konuları içerir.
Maksat, ortalama vatandaşın faydalanması, bilgilenmesi hatta ezberlemesidir.

İstiklal Marşı neden büyük bir şiir?

Edebi Metin Olarak İstiklal Marşı kitabını neden hazırladım?

İstiklal Marşı neden büyük bir şiirdir?

Diğer milli marşlardan farkı nedir?

Ve İstiklal Marşı hakkında daha birçok şey

ismailgulec.net