Saferü’l-Hayr mı uğursuz Safer mi?

Bugün takvimler 26 Temmuz Cumartesi, yani 1 Safer 1447’yi gösteriyor. Muharrem’den sonra gelen Safer ayı ile ilgili tartışma başlar. Bir görüşe göre Safer ayı uğursuzdur ve tedbir alınmalıdır. Özellikle halk arasında Safer ile ilgili birtakım uğursuz inanışlar var. İnanışa göre Safer uğursuz bir aydır. Özellikle bu ayın son çarşambasında üç yüz yirmi bin bela iner, insanın başına türlü kaza belalar gelir. Kaza ve belalardan korunmak için dua edilmesi, sadaka verilmesi ve iyilik yapılması gerektiği söylenir. Bu aya mahsus namaz kılınır, özel dualar edilir.

İlk olarak ayın ilk günü “Allah’ım! Safer ayını mübârek kıl, bizlere onu saâdetle ve zaferle/kazançlarla bitirmeyi nasîb eyle!” duası edilir.

Safer ayına mahsus namaz iki rekattır. İlk rekâtta Fatiha’dan sonra Fetih sûresi, ikinci rekatta ise İhlas suresi okunur. Fetih suresini bilmeyenler bilen bir imamın arkasında cemaatle kılar. Namazdan sonra yüz defa salavat getirilir ve yüz defa ‘Allah’ım âl-i Ebû Süfyân’a lanet et’ denilir.

Bu aya mahsus bir diğer namaz ilk çarşamba gecesi sabah namazından evvel kılınması gereken dört rek’atlık namazdır. Birinci rek’atda, Fâtiha’dan sonra on yedi Kevser, ikinci rek’atda Fâtiha’dan sonra beş İhlâs-ı şerif üçüncüde Fâtiha’dan sonra bir Felâk, dördüncüde bir Nâs okuyup selam verilir ve belalardan emin olmak için duâ edilir.

Bu ayda kılınacak diğer namaz ayın son çarşambasının gecesi veya gündüzü kılınması gereken iki rek’atlık namazdır. Birinci ve ikinci rek’atta Fâtiha’dan sonra onbir İhlâs-ı şerîf okunur ve namazdan sonra yedi defa istiğfar çekildikten sonra eller havaya kaldırılır ve on bir defa Salât-ı Münciye ve okunur.

Büyükler bu ayda gelecek dert ve musibetlere sabredilmesi, isyan etmemesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunur. Yedi kere Ayete’l-kürsi okuyup daire kesilmeden evden çıkılmaması tavsiye edilir.

Daire kesmek özel bir dua olup şöyledir: Cihat-ı sitteye, yani altı yöne, öne, arkaya, sağa, sola, üste ve alta ayete’l-kürsü okunup üflenir. Yedincisi ise okudunduktan sonra içe üflenir. İçe üflemek nefesi içeri çekmektir.

Muharrem mateminden çıkıldığı bugünde yas birden kesilmez, yavaşça bırakılır. Bunun nedeni yas bittiğinde seviniliyor havası vermemektir.

Uğursuzluğun nedeni

Safer ayının uğursuz olduğuna dair görüşlerin cahiliye döneminden kaynaklandığı söylenir.

Uğursuz olduğuna dair inanışlar cahiliye döneminden ve Şia’dan kaynaklandığı söylenir. Kamil Yaşaroğlu, İslam Ansiklopedisi’ne yazdığı Safer maddesinde Safer ayında barışın bittiği ve savaşın başladığı ay olduğu, haram ay yasağının çiğnenerek savaş ve saldırıların başladığı ay olduğu, bu nedenle Arapların, savaşa çıkanların evlerinin boş kaldığı veya saldırdıkları evleri boşalttıkları için bu ayı “boşluk” anlamına gelen Safer kelimesi ile isimlendirdiklerini söyler. Haram aylardan sonra savaşların yeniden başladığı bu ayın insanlara belâ, sıkıntı, mal-mülkünün yağmalanması ve ölüm getirdiğine inanılır. Bir diğer rivayete göre bu ayda insanların yüzünü sarartan veba salgını bu aya denk gelmiştir. O yüzden bu ayda Kâbe ziyaret edilmez, bu ayda kıyılan nikahlar uzun sürmez, başlanan işler nihayete ermez gibi batıl inançlar cahiliye Araplarının inançlarıdır.

Bazı kaynaklarda “Safer ayının çıkışını müjdeleyen kimseye ben de cenneti müjdelerim” şeklinde bir hadis olduğu rivayet edilir. Bursevî, Tamamu’l-Feyz isimli eserinde bu hadise işaret eder. Şemseddin Sivâsî bir şiirinde hadisi;

Safer ayı hurûcun kim ki bana
Beşâretler idem ben dahi ana

Beşâretler riyâz-ı cennet ile
Safâ vü zevk ü şâdî rahmet ile

Manzum tercüme eder ve saferin mutluluğa engel olduğunu ilave eder:

Safer çün kim hicâb oldu safâya
Beşâretdir hurûcu Mustafâ'ya

Aziz Mahmut Hüdâyî de bir nutk-ı şerifinde Safer ayının bitmesinden duyduğu memnuniyeti ifade eder:

Hakk'a şükür gitdi safer
Geldi rebî'-i mu'teber

Dünyâya teşrîf eyledi
Bu ayda ol hayr-ı beşerv Ol ayda etmişdir zuhûr
Mahbûb-ı Hakk hayrü'l-beşer

Bursevî, Sivasî ve Aziz Mahmut Hüdayî gibi büyük mutasavvıfların ve onları takip edenlerin sahih olarak değerlendirdikleri bu hadisin mevzu olduğu ve sahih hadis kitaplarında yer almadığı söylenir.

Safer ayının uğursuz kabul edilmesinde Şii kültürünün de büyük etkisi olur. Şiiler, hicri 37 Safer’inin ilk günü Sıffin Savaşının başladığı, 61. Senesinin Safer’inde Hz. Hüseyn’in kesik başının Şam’a getirildiği, Ümeyye oğullarının bugünü bayram ilan etmesi, h. 121. Senesinin Safer ayının üçüncü günü İmam Zeyd b. Ali b. el-Hüseyn’in şehid olduğu, h. 50. senede bu ayın 7. ya da 28. günü Hz. Hasan’ın şehid edildiği, bu ayın 20. gününün Erbain günü olduğu, Hz. Hüseyn’in ailesinin Şam’dan Medine’ye döndüğü, Safer’in son günü İmam Rıza’nın zehirlenerek öldürüldüğü için uğursuz kabul ederler.

Saferü’l-Hayr

Safer ayının uğursuz olduğuna dair inançların cahiliye dönemi Araplarından ve Şiilerden kaynaklandığı, ehl-i beyt muhibbi tarikatların da bu hususlara dikkat edilmesinden Türkler arasında da devam ettiğini biliyoruz.

Hadis ilmi ile meşgul olanlar bu hadisin mevzu olduğu gibi Buharî ve Müslim gibi muteber hadis kitaplarında yer alan şu hadis-i şerifi zikrederler:

Sirayet yoktur, uğursuzluk yoktur, Safer’de ve baykuşta (uğursuzluk) yoktur. (Buhârî, “Tıb” 19; Ebû Dâvud, “Tıb” 24)

Sirayet yoktur, Saferde uğursuzluk yoktur, gulyabani yoktur” Müslim, “Selâm” 109.

Safer ayının uğursuzluk ve şer ayı addedilmesine itiraz kabilinden olsa gerek, bu aydan, birçok yerde “Saferu’l-hayr” veya “Saferü’l-muzaffer” diye söz edilir. Buna rağmen ehl-i irfan ve muhibban-ı âl-i Resul, sadece torunlarının değil, Resûlullah’ın da vefatından önceki şiddetli hastalığının bu ayda başladığı için her zaman temkinli ve tedbirli olmayı tercih ederler. Bu yüzden kendilerini zırh-ı manevi olan dua ile emniyete almaya çalışırlar. Dervişler bela ve musibetlerden korunmak için her gün yüz kere “Yâ hâfız, yâ dâfi‘, yâ mâni‘, yâ Allah” zikrini çekerler. Tarikine göre çekilen zikirler ve edilen dualar farklılaşır.

Unutmayalım, zırh-ı maneviye sadece Safer ayında değil, her zaman ihtiyacımız vardır. Duayı terennümden zikri tefekkürden geri kalmamak lazım. O halde biz de yazıyı dua ile bitirelim.

Ya Dafi’a’l-belâyâ, idfa’ anna’l-belâyâ, Allahu hayrun hâfizân ve hüve Erhamu’r-Rahimîn, inneke ala külli şey’in kadir.

Ey belaları def eden Allah’ım. Bizi her türlü beladan koru. Allah, koruyanların en hayırlısı ve merhamet edenlerin en merhametlisidir.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Batı Avrupa'da Müslümanlar nasıl ortadan kaldırıldı?

Batı Avrupa ile ne kastedilir?
Etnik temizlik soykırım mıdır?
Etnik temizlik ve soykırım ne zaman başladı?
İslam ve Ortodoks dünyalarında böyle bir temizlik yaşanmamasının nedenleri
Etnik temizlik yapılmasının milliyetçilik ideolojinin ortaya çıkmasına katkısı
Bir Hristiyan mezhep olan Katarların suçu neydi?
Dinî bir kurum olan Kilise bu kadar çok siyasî ve askerî operasyon yapabilmeyi nasıl becerdi?
Gregorian reformlarının özelliği
İnsanlıktan çıkarmak nasıl bir ceza idi ve sonucu ne idi?
Sicilya’da da çok önemli bir İslam kültürü var. Bunun unutulmasının, ihmal edilmesinin nedeni nedir?
Batı Avrupa’da Kilise’nin Orta Çağ’da yaptıklarının günümüzde bir benzeri var mı?

Derviş olaydı taç ile hırka

Derviş kimdir?
Derviş nasıl yaşar?
Dervişler neden kendine has kıyafetler giyerler?
Derviş kisvesi: Arakıyye, Haydariye, tennure, hırka, tac
Dervişler sıradan insanların sözlerine neden farklı anlam yüklerler?
Derviş ıstılahı
Derviş inceliği

ismailgulec.net