Münazaranın da Bir Adabı Olmalı

Çok izlendiği ve ilgi gördüğü için son günlerde TV kanallarında, özellikle youtube gibi sosyal medya ortamlarında zıt görüşlü kişilerin tartışmalarının artmakta olduğuna şahit oluyoruz. Hatta bu tartışmalardan bazılarının ülkenin gündemini meşgul ettiğini bile gördük. Artan bu nevi münazaralar ve tartışmaları izledikçe münazaranın bir adabının olup olmadığı sorusu akla gelmekte. Bu sorunun cevabını geleneğimizin önemli metinlerinden Taşköprülüzâde’nin Mevzuâtü’l-Ulûm, Ahmet Cevdet Paşa’nın Âdâb-ı Sedâd ile Cevat İzgi’nin Osmanlı Medreselerinde İlim kitaplarından yararlanarak vermeye çalışayım.

Münazaranın tarihinin oldukça eskilere, Antik Yunan ve Roma’ya kadar gittiğini biliyoruz. Antik Yunan ve Roma’da politikacılar, sofistlerden münazara tekniklerini öğrenerek senatoda rakiplerini alt etmeye ve pozisyonlarını güçlendirmeye çalışırlardı. İslam dünyasında ise farklı bir şekilde gelişti ve başta İbn Sinâ ve Gazalî’nin eserleri olmak üzere Aristo’nun eserlerinden bağımsız bir gelişim seyri izledi.

Hz. Musa yaşadı mı?
Kur'an ve Tevrat'a göre Hz. Musa

Prof. Dr. Hakan Olgun, Mısır efsanelerine göre Hz. Musa ile ilgili anlatılan kıssaların doğruluğunu tartışıyor. Horus başta olmak üzere Mısır mitolojinin temel figürleri üzerinde duruyor.

05:00 Mısır mitolojisi bağlamında Hz. Musa

12:00 Kur'an kıssalarının mahiyeti

42:00 Mısır'ın politik ideolojisi

46:00 Kadim Mısır'ın Ma'at doktrini'nin toplum üzerindeki etkisi

51:00 İbranilerin Mısır'daki tarihsel varlığı

58:00 Kur'an ve Tevrat'ta Hz. Musa

01:25:00 Hz. Musa ve Çoban kıssası

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Hz. Musa yaşadı mı?
Kur'an ve Tevrat'a göre Hz. Musa

Prof. Dr. Hakan Olgun, Mısır efsanelerine göre Hz. Musa ile ilgili anlatılan kıssaların doğruluğunu tartışıyor. Horus başta olmak üzere Mısır mitolojinin temel figürleri üzerinde duruyor.

05:00 Mısır mitolojisi bağlamında Hz. Musa

12:00 Kur'an kıssalarının mahiyeti

42:00 Mısır'ın politik ideolojisi

46:00 Kadim Mısır'ın Ma'at doktrini'nin toplum üzerindeki etkisi

51:00 İbranilerin Mısır'daki tarihsel varlığı

58:00 Kur'an ve Tevrat'ta Hz. Musa

01:25:00 Hz. Musa ve Çoban kıssası

Özer Ravanoğlu'nun Türkistan Hatıraları

Uzun yıllar Kırgızistan ve Kazakistan'da bulunan Özer Ravanoğlu'nun hatıralarını anlattığı programda değinilen konulardan bazıları şunlar:

Orta Asya bozkırında bir ülke: Kırgızistan

10:00 Orta Asya'daki mimari eserlerin yapım süreçleri

20:00 Yiğitbaşı Murat ve Beş Arkadaşının hikayesi

40:00 Ahıska Türklerinin yaşadığı zorluklar

55:00 Kültür ve Sanatta Kırgızistan

01:21:00 Türk dünyasının ünlü yazarı: Cengiz Aytmatov

Güncel Yazılar

Münazaranın da Bir Adabı Olmalı

Çok izlendiği ve ilgi gördüğü için son günlerde TV kanallarında, özellikle youtube gibi sosyal medya ortamlarında zıt görüşlü kişilerin tartışmalarının artmakta olduğuna şahit oluyoruz. Hatta bu tartışmalardan bazılarının ülkenin gündemini meşgul ettiğini bile gördük. Artan bu nevi münazaralar ve tartışmaları izledikçe münazaranın bir adabının olup olmadığı sorusu akla gelmekte. Bu sorunun cevabını geleneğimizin önemli metinlerinden Taşköprülüzâde’nin Mevzuâtü’l-Ulûm, Ahmet Cevdet Paşa’nın Âdâb-ı Sedâd ile Cevat İzgi’nin Osmanlı Medreselerinde İlim kitaplarından yararlanarak vermeye çalışayım.

Münazaranın tarihinin oldukça eskilere, Antik Yunan ve Roma’ya kadar gittiğini biliyoruz. Antik Yunan ve Roma’da politikacılar, sofistlerden münazara tekniklerini öğrenerek senatoda rakiplerini alt etmeye ve pozisyonlarını güçlendirmeye çalışırlardı. İslam dünyasında ise farklı bir şekilde gelişti ve başta İbn Sinâ ve Gazalî’nin eserleri olmak üzere Aristo’nun eserlerinden bağımsız bir gelişim seyri izledi.

Fasulye Yahnisi veya
Kabuklu Kırma Fasulye Yahnisi

Annemin sevdiğim yemeklerinden biri de fasulye yahnisidir. Bu yemekte benim sevdiğim üç özellik var. İlki rahmetli annemin fırında kuruttuğu etler. Diğeri kabuğuyla doğranan patatesler ve üçüncüsü de yemeğe kokusunu veren reyhan. Bu üç özellik yemeği benim için özel kılmaya yetiyor.

Bu yemek aslında bir kış yemeği. Özellikle yazın toplanan fasulyeler güneş görmeyen bir yerde kurutulur ve kış için hazırlanır. Keza et de uzun süre dayanması için fırınlanır ve kurutulur. Reyhan da kurutulmuş olur. Ancak bunları taze fasulye ile yapmak da mümkündür.

Ocakta pişen bu yemeğin tarifine malzemeler ile başlayayım. Ama öncesinde çorba kadar olmasa da biraz sulu olması gerektiğini hatırlatayım.

Ocakta pişen bu yemeğin tarifine malzemeler ile başlayayım. Ama öncesinde çorba kadar olmasa da biraz sulu olduğunu hatırlatayım.

Malzemeler

Taze Fasulye, ince kabuklu küçük patates, bulgur (tercihen yörenin orta boy bulguru, mümkünse fırında kurutulmuş kemikli et, değilse kuşbaşı veya kemikli kuzu eti.

Kitaplar

ismailgulec.net