Kimler dedi sana derviş

Son devir büyük din âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır’ı (ö. 1942) bilmeyenimiz yoktur. Elmalılı denilince de aklımıza Hak Dini Kuran Dili, adlı tefsiri gelir.

21 Şubat 1925’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kur’ân-ı Kerîm tercümesi, tefsiri ve Sahîh-i Buhâri’nin tercüme ve şerhi yapılması kararı çıkınca dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ve yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki’nin gayretleriyle möeal Mehmet Akif Ersoy’a, Buharî-i Şerif Babanzade Ahmed Nâim Efendi’ye, tefsir de Elmalılı Hamdi Yazır’a verilir. Elmalılı da on iki yıllık geceli gündüzlü çalışmanın sonunda (1926-1938) tefsirini tamamlanmış, 1935-1939 yıllarında İstanbul’da dokuz cilt olarak basılmıştı.

Elmalılı Hamdi Yazır’ın babası Numan Efendi (ö. 1916) de İslam fıkhı alimi idi. Aynı zamanda ziraatle uğraşan, kitap istinsâhından geçimini sağlayacak kadar hattı bilen biri idi. Numan Efendi’nin dini ilimlerdeki üstatlığı Hamdi Yazır’da, hattatlıktaki üstatlığı da diğer oğlu Mahmud Bedreddin Yazır’da vücut bulmuş gibidir.

Hz. Musa yaşadı mı?
Kur'an ve Tevrat'a göre Hz. Musa

Prof. Dr. Hakan Olgun, Mısır efsanelerine göre Hz. Musa ile ilgili anlatılan kıssaların doğruluğunu tartışıyor. Horus başta olmak üzere Mısır mitolojinin temel figürleri üzerinde duruyor.

05:00 Mısır mitolojisi bağlamında Hz. Musa

12:00 Kur'an kıssalarının mahiyeti

42:00 Mısır'ın politik ideolojisi

46:00 Kadim Mısır'ın Ma'at doktrini'nin toplum üzerindeki etkisi

51:00 İbranilerin Mısır'daki tarihsel varlığı

58:00 Kur'an ve Tevrat'ta Hz. Musa

01:25:00 Hz. Musa ve Çoban kıssası

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Hz. Musa yaşadı mı?
Kur'an ve Tevrat'a göre Hz. Musa

Prof. Dr. Hakan Olgun, Mısır efsanelerine göre Hz. Musa ile ilgili anlatılan kıssaların doğruluğunu tartışıyor. Horus başta olmak üzere Mısır mitolojinin temel figürleri üzerinde duruyor.

05:00 Mısır mitolojisi bağlamında Hz. Musa

12:00 Kur'an kıssalarının mahiyeti

42:00 Mısır'ın politik ideolojisi

46:00 Kadim Mısır'ın Ma'at doktrini'nin toplum üzerindeki etkisi

51:00 İbranilerin Mısır'daki tarihsel varlığı

58:00 Kur'an ve Tevrat'ta Hz. Musa

01:25:00 Hz. Musa ve Çoban kıssası

Özer Ravanoğlu'nun Türkistan Hatıraları

Uzun yıllar Kırgızistan ve Kazakistan'da bulunan Özer Ravanoğlu'nun hatıralarını anlattığı programda değinilen konulardan bazıları şunlar:

Orta Asya bozkırında bir ülke: Kırgızistan

10:00 Orta Asya'daki mimari eserlerin yapım süreçleri

20:00 Yiğitbaşı Murat ve Beş Arkadaşının hikayesi

40:00 Ahıska Türklerinin yaşadığı zorluklar

55:00 Kültür ve Sanatta Kırgızistan

01:21:00 Türk dünyasının ünlü yazarı: Cengiz Aytmatov

Güncel Yazılar

Kimler dedi sana derviş

Son devir büyük din âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır’ı (ö. 1942) bilmeyenimiz yoktur. Elmalılı denilince de aklımıza Hak Dini Kuran Dili, adlı tefsiri gelir.

21 Şubat 1925’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kur’ân-ı Kerîm tercümesi, tefsiri ve Sahîh-i Buhâri’nin tercüme ve şerhi yapılması kararı çıkınca dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ve yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki’nin gayretleriyle möeal Mehmet Akif Ersoy’a, Buharî-i Şerif Babanzade Ahmed Nâim Efendi’ye, tefsir de Elmalılı Hamdi Yazır’a verilir. Elmalılı da on iki yıllık geceli gündüzlü çalışmanın sonunda (1926-1938) tefsirini tamamlanmış, 1935-1939 yıllarında İstanbul’da dokuz cilt olarak basılmıştı.

Elmalılı Hamdi Yazır’ın babası Numan Efendi (ö. 1916) de İslam fıkhı alimi idi. Aynı zamanda ziraatle uğraşan, kitap istinsâhından geçimini sağlayacak kadar hattı bilen biri idi. Numan Efendi’nin dini ilimlerdeki üstatlığı Hamdi Yazır’da, hattatlıktaki üstatlığı da diğer oğlu Mahmud Bedreddin Yazır’da vücut bulmuş gibidir.

Münazaranın da Bir Adabı Olmalı

Çok izlendiği ve ilgi gördüğü için son günlerde TV kanallarında, özellikle youtube gibi sosyal medya ortamlarında zıt görüşlü kişilerin tartışmalarının artmakta olduğuna şahit oluyoruz. Hatta bu tartışmalardan bazılarının ülkenin gündemini meşgul ettiğini bile gördük. Artan bu nevi münazaralar ve tartışmaları izledikçe münazaranın bir adabının olup olmadığı sorusu akla gelmekte. Bu sorunun cevabını geleneğimizin önemli metinlerinden Taşköprülüzâde’nin Mevzuâtü’l-Ulûm, Ahmet Cevdet Paşa’nın Âdâb-ı Sedâd ile Cevat İzgi’nin Osmanlı Medreselerinde İlim kitaplarından yararlanarak vermeye çalışayım.

Münazaranın tarihinin oldukça eskilere, Antik Yunan ve Roma’ya kadar gittiğini biliyoruz. Antik Yunan ve Roma’da politikacılar, sofistlerden münazara tekniklerini öğrenerek senatoda rakiplerini alt etmeye ve pozisyonlarını güçlendirmeye çalışırlardı. İslam dünyasında ise farklı bir şekilde gelişti ve başta İbn Sinâ ve Gazalî’nin eserleri olmak üzere Aristo’nun eserlerinden bağımsız bir gelişim seyri izledi.

Kitaplar

ismailgulec.net