Kırılıp kenara düşen şişe mi, kayık mı?

Şeyh Galib’in meşhur gazellerinden biri ‘Düştü’ redifli gazelidir. Edebiyatımızın en çok şerh edilen şiirlerinden biri olan gazel şu beyit ile başlar:

Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenâre düştü
Dayanır mı şişedir bu reh-i seng-sâre düştü

Beyit, günümüz Türkçesine neredeyse tüm şerhlerde şöyle aktarılır:

Gönlümün kayığı yine kırılıp kenara düştü. Dayanır mı? Bu taşlı yola düşen bir şişedir.

Bakabildiğim gazeli şerh eden kitapların büyük kısmında ve internet üzerinden ulaşılan kimi sitelerde durum aynıdır ve beyitte geçen zevrak kayık ve şişe anlamlarına gelecek şekilde tevriyeli açıklanır. Sadece iki kitapta zevrakın kayık anlamına değinilmediğini gördüm. Ve kayık anlamına değinilmediği için de eleştirilen bir makale bile yazılmıştı.

Beyitte geçen zevrak kelimesi sadece iki kitapta kayık anlamı ile ele alınmaz. Zevrak şişe veya zemzem şişelerinin kırılmaması için üstüne geçirilen hasır gömlek olarak açıklanır. Beyte baktığımda kayık anlamı vermekte zorluk, ısrarla kayık anlamı verilmesini anlamakta da güçlük çekiyorum. Bu yazıda neden böyle güçlük çektiğimi sırayla açıklamaya çalışacağım. Kelimenin anlamı ile başlayalım.

Sözlüklerde zevrakın anlamı

Ulaşabildiğim birkaç sözlüğe göre zevrakın anlamlarını sıralayalım:

Kâmûs-ı Türkî: Kayık, sandal. Zevrak-süvâr: Kayığa binmiş. (Nebâtât): Kayığın teknesine benzer bazı oyuklara ıtlak olunur.

Kamus-ı Osmânî: Kayık, küçük sefine. Zevrakçe: Ufak kayık, sandal. Mekke-i Mükerreme’de zemzem doldurmaya mahsus topraktan mamul bir nev-i ibrik, kap. Çiçek testisi, kadehi. Zevrak mektubu: Harem-i Şerif’te zevrak ile hüccâca zemzem dağıtan hademeye ücret-i sekâyet olarak gönderilen surre ve hediyeyi havî tahrîrât.

Lügat-i Nâcî: Kayık, ufarak sandal, zevrakçe: Küçük zevrak.

Lügat-i Remzî: Resimde görüldüğü vechile piyade kayığı ve küçük gemi ve sefine-i sağîre ve piyade kayığında kıç tarafının nihayeti.

Lehçe-i Osmânî: Kayık resminde kap, kayığın kuyruğu, ibrik-i zemzem, çiçek kadehi. Yeni Türkçe Lügat: Kayık, sandal.

Resimli Türkçe Kamus: Kayık, sandal.

Lügat-i Nâcî: Küçük kayık sandal. Hicaz’da dibi sivri bir nevi testiye ve hususuyla zemzem testisine de zevrak denilmektedir.

Mükemmel Osmanlı Lügati: Kayık, ufarak sandal. İbrik-i zemzem. Çiçek kadehi.

Müntehab-ı Lügat-i Osmaniye: Kayık, küçük gemi, sefine-i sagire ve piyade kayığının kıçının nihayeti.

Burhan-ı Katı: Küçük gemi, sefine-i sagire manasınadır ki kayık tabir olunur. Bir nevi baş kisvetine denir ki kayık şeklinde dikip İran’da kalender taifesi başlarına giyerler. Beynlerinde kehkulâhî derler.

Vankulu Lügati: Bir nevi hürde gemi.

Ferheng-i Ziyâ: Zevrak-ı zerrîn: Güneş. Zevrak-ı sîmîn: Yeni ay, hilal.

Ferit Devellioğlu: 1. kayık, sandal. Zevrâk-ı derûn: gönül gemisi. 2. Mekke’de yapılan zemzem şişesi, zemzem ibriği, kabı 3. Çiçek testisi, çiçek kadehi.

Redhause Turkish and English Lexicon: Zevrak: 1. Küçük kayık 2. Kayık şeklinde bir çeşit derviş külahı 3. Bir Türk kayığının yukarıya doğru kıvrılmış arka kısmı 4. Kelebek çiçeğinin sapı 5. Bir sürahinin küçük sapı.

Persian-English Dictionary: 1. Gemi, kayık, gondol, ağaç kabuğu, hafif yelkenli kayık, Bir kayığın burnu, Kayığın çapasının bağlandığı burun; 2. dervişlerin giydiği külah. Zevrak-ı zerrîn: Güneş. Zevrak-ı sîmîn: Hilal. Zevrak-keş: Kayık resmi çizen. Zevrâkî: Bir çeşit keşiş külahı.

Kubbealtı Sözlüğü: Kayık: N’ola istersen kenâra geldiğin / Zevrak-ı bahr-i safâ derler sana (Zâtî). Su üzredir mekânın hemçü zevrak (Şemseddin Sivâsî).

2. Mekke’de yapılan, zemzem koymaya mahsus sırça kap, zemzem şişesi: Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenâra düştü / Dayanır mı şîşedir bu reh-i seng-sâra düştü (Şeyh Gālib). (Verilen örnek zevrakın şişe anlamının tercih edildiğini gösteriyor)

Genel Osmanlıca Sözlüğü: Gönül gemisi. 2) Mekke’de yapılan zemzem şişesi, zemzem ibriği, kabı. 3) çiçek testisi, çiçek kadehi. Zevrak mektubu: Harem-i Şerîf’de zevrak denilen testi ile hacılara zemzem dağıtan hademeye bu işinden dolayı gönderilen hediyeyi bildiren mektup.

Lügat-i Ebuzziya: Kayık, küçük gemi; kap, bir nevi testi, topraktan ma’mul maşrapa. Mekke-i Mükerreme’de hüccâca zemzem dağıttıkları testilere ıtlak olunur.

Kâmusu’l-Muhit: Kayığa denir, sefine manasına.

İslam Ansiklopedisi (Zemzem maddesinde): Mekke’de, zemzem koymaya mahsus sırça kap veya şişeye “zevrak” denir, Osmanlı döneminde hacılara zemzem dağıtan görevlilere yollanan hediyeleri bildiren mektuba da zevrak adı verilirdi.

Sözlüklere baktığımızda zevraka kayık ve sandal, ibrik ve testi, külah, çiçek kadehi ve kayığın arka tarafı anlamları verildiği görüyoruz. Zevrakın kayık dışında anlamları da var.

Şeyh Galib’in şiirlerinde zevrak

Şeyh Galip Divanı ve Hüsn ü Aşk’ta zevrakın geçip geçmediğine, geçiyorsa hangi anlamlarda kullanıldığına baktığımızda Divan’da da Hüsn ü Aşk’ta da dört yerde geçtiğini görüyoruz. Divan’da beyit dışındaki üç yerden ikisinde zevrak kayık anlamında kullanılır:

Çemende zevrak-ı lâleyle seyr eder jâle
Zemîne öyle hücûm etdi mevce-i ezhâr

Çiçek dalgaları yeryüzüne öyle bir hücum etti ki çemende jâle, lale kayığıyla seyre çıktı.

Seyr eyle kârın âlem-i âb içre Gâlibin
Zevrak alır sefîne-i şi’r ü gazel verir

Galib’in su aleminde işlerini seyr et. Şiir ve gazel gemileri satıp kayıklar alır.

Üçüncüsünde ise şişe ve kadeh anlamında kullanılır:

Sadef-i reng-i zevrak-ı meydir
Görünür anda cümle nakş-ı murâd

Cümle âlemin muradının nakşının göründüğü sedef renkli şarap kadehidir. (Cem’in dünyayı gösteren kadehine benzetilmiş)

Divan’da zevrak kayık ve şişe anlamına gelecek şekilde kullanılır. Şeyh Galip’in bir diğer meşhur eseri Hüsn ü Aşk’ta ise zevrak dört yerde geçer ve hepsi de kayık anlamındadır. Muhammed Nur Doğan neşrinden aktarıyorum:

652 Hızr-ı çemeni yem-i zümürred
Tarh arada zevrâk-ı zeberced

Yemyeşil çimenliği bir zümrüt deniziydi; aradaki çiçek tarhı ise zebercet bir kayık.

1663 Bâzâr-ı bezimde vardı revnak
Boş gitse dolu gelirdi zevrak

Meclisin pazarı kızışmıştı; kayık boş gidiyor, dolu geliyordu.

1665 Mevc urup o âteşîn sahbâ
Zevrakla üzerdi hemçü deryâ

O ateş renkli kadeh köpürüp dalgalandı. Irmak gibi, üzerinde kayıklar yüzüyordu.

1798 Men zevrak-ı derd içinde nâ-çâr
Sâhilde figânda yâver ü yâr

Ben dert kayığı içinde çaresiz bir haldeyim. Çünkü hiçbir ilaç benim derdime deva olacak gibi değil.

Dolayısıyla Şeyh Galip zevrakı kayık anlamında daha çok kullanmakla birlikte şişe ve kadeh anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır.

Diğer beyitlerle ilişkisi

Bir beyte anlam vermekte zorlandığımız zaman gazelin diğer beyitlerine de göz atmamız gerekebilir. Çünkü şairler gazel boyunca genellikle aynı üslubu takip ederler. Şeyh Galip gazelin ikinci beytinde dilek kumaşlarından, üçüncü beyitte elinde testi ile sevgiliye giden gam hastası (âşık), dördüncü beyitte bülbül ile gülün sohbet etmesi ve aşığın bu sohbete katılamaması, beşinci beyitte gönlün sevgilinin yüzündeki bene meyletmesi, altıncı beyitte sevgilinin ceylan gözleri ve son beyitte Galib’in Mevlevilik yolundan ayrılmamasından bahsedilir. Her beyitte öne çıkan bir olay ve nesne vardır. Dolayısıyla ilk beyitte de öne çıkan bir nesne ve olay olmalıdır. O da taşlı yola düştüğü için kırılan gönüldür.

İkinci mısradaki ‘şişedir bu’ ile kastedilen nedir?

Cevabını vermemiz gereken bir diğer soru ilk beyitte şairin “dayanır mı şişedir bu” dediği şeyin ne olduğudur. Şair ‘bu’ ile neyi işaret etmektedir? Bu sorunun cevabı ilk mısradadır: Kırılıp kenara düşen zevrak-ı derun.

Bu durumda bakmamız gereken iki şey var. Hem Şeyh Galib’in hem de diğer divan şairlerinin gönlü kayığa benzeten beyitleri olduğunu biliyoruz. İlk mısrada geçen kenar kelimesinin aynı zamanda sahil anlamının da olması gönlün kayığa benzetilmesine imkân verir. Acaba bu beyitte şerhlerde işaret edildiği gibi gönül kayığa benzetilmiş olabilir mi?

Şiirin ve Türkçenin estetiğine göre bir kayık için ‘kırılıp kenara düştü’ denilmesi pek makul gelmiyor. Kırılmak kayık için kullanılan bir eylem değil ve bu fiilin dalgalarla parçalanan kayıklar için kullanılması Türkçenin ifade biçimine pek uygun değil. Şişe, ibrik, testi, kadeh veya kap için kullanılan kırılmak fiilinin kayık için kullanıldığına elimizde bir örnek yok. Selami Turan, zevrak etrafında yapılan benzetmeleri anlattığı makalesinde de görüleceği üzere içinde kırılmak geçen beyitlerde zevrak kadeh ve şişe anlamındadır. Dolayısıyla her ne kadar kenar geçse de ilk mısrada gönle benzetilen zevrakın kırılmak eyleminden dolayı da şişe anlamında kullanılmış olması gerekir.

İkinci mısrada geçen “dayanır mı şişedir bu” ile işaret edilen nesne bu kırılan zevrak olduğuna göre kırılma nedeni de taşlı yola düşmesi olmaktadır. Bir kayık için taşlı yola düşmekten bahsedilemeyeceğine göre zevrakın kadeh, şişe veya ibrik anlamları kastedildiği iyice tebellür etmekte ve kayık ile ilgisi olmadığı görülmektedir.

Bir şiiri şerh etmek aynı zamanda kelimelerin anlamlarından en doğrusunu tercih etmektir. Anlamı var diye bir karine olmadığı halde beyitle ilişkilendirmeye çalışmak beyhude gayrettir ve şiirin şerh etmediği gibi şiiri anlamından uzaklaştırır.

O zaman başlıkta sorduğumuz soruya cevabımızı verilen. Kırılıp kenara düşen kayık değil, şişedir.

Allahü a’lem bi’s-savab.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Suriye, Halep, Şam, Nureddin Zengi, Selahaddin Eyyübi ve Sultan Baybars

02:00 Suriye'de Son Durum ve Tarihimiz İçin Önemi
03:30 "Suriye, Büyük Bir Enkaza Dönmüş Durumdaydı"
05:30 Suriye'de Son Durum ve Tarihimiz İçin Önemi
07:45 Suriye'de Tarihi Eserlerin Durumu Nedir?
12:00 Orta Çağ İslam Dünyasında Suriye'de Hakimiyet Kuran Liderler
14:30 Nureddin Zengi'nin Tarihteki Önemi Nedir?
16:30 "İlk Küresel Kapışma Haçlı Seferleridir"
20:30 Nureddin Zengi, Nasıl Bir Kumandandı?
23:30 Nureddin Zengi'nin Tarihteki Önemi Nedir?
28:00 "Nureddin Zengi'nin Mücadelesinin Merkezinde Kudüs Vardır"
30:00 Orta Çağ İslam Dünyasında Kudüs'ün Fethi Neden Önemliydi?
32:00 Selahaddin Eyyubi'nin Tarihteki Önemi Nedir?
35:00 Selahaddin Eyyubi, Nasıl Bir Kumandandı?
40:00 Selahaddin Eyyubi'de Eğitimci ve İmarcı Bir Ruh Vardır

Bir aşk hikayesi: Mem u Zin

En çok kırmızıya benzetilse de aşk;
Âşıkta kül gibi siyah, maşukta bahar ve gül gibi yeşil görünür.
Ama aslında hiçbiri de değildir.
Yedi rengi yakıp yalnız beyaz yahut kızıl gösteren güneş gibi bir ateştir aşk.
Âşık, gözün ilk yıldırımından itibaren bütün renkleri yaşar kapkara oluncaya kadar.
Sevdası karardıkça o da aynını hallenir.
İşte Mem u Zîn bu aşkın destanıdır.
Eğer âşık olmamışsanız, aşkın haletini ve hararetini hissetmek için Mem ve Zîn’in kollarına girin ve birlikte yürüyün…
Yürüyüşün her adımında ah edeceksiniz ve kalbinizi yeniden hissedeceksiniz.

ismailgulec.net