Gönül fırınında ateş yakmak

Edirne’nin manevi mimarlarından ve muhafızlarından Halvetî-Gülşenî meşayihinden Hasan Sezâî Efendi’nin (1669-1738) Bursalı Mehmet Tahir Efendi’nin nakline göre Niyazî-i Mısrî tarafından verilen mahlası Sezâî ile yazdığı şiirlerinden oluşan bir divanı var. Bu divanda ilk okunduğunda mersiye olduğu anlaşılmayan kızının vefatından sonra yazdığı rivayet edilen;

Tennûr-i dile od yakup âh-ı şererimden
Bir özge kebâb mâ-hazar etdim ciğerimden

beytiyle başlayan çok müessir bir gazeli var. Bu gazelin Ener Ergür’den dinlediğim güzel bir hikayesi var. O hikayeyi dinleyince gazeli daha iyi anlıyor, bir babanın yitirdiği kızının ardından nasıl sessizce feryad ederek ağladığını daha iyi görüyor ve anlıyoruz.

Önce hikayeyi nakledeyim sonra şiiri açıklamaya çalışayım.

Hasan Sezâyî Efendi yaşadığı devrin kerametleriyle de meşhur bir şeyh efendisidir. Bir rivayete göre devrin sultanı III. Ahmed’in kızı Fatma Sultan (1704-1733) hastalanır ve bir türlü tedavi edilemez. Edirne’de Hasan Sezâyî Efendi hatırlanır ve ağzı dualı bu Allah dostundan Fatma Sultan için dua etmesi istenir. Kafile yola çıkar, tekkeye varır ve durum arz edilir. Akşam zikrullah öncesinde Hasan Sezâyî Efendi kafesin ardında duran bacılara dönerek “Aranızda Resulullah’a kavuşmak isteyen var mı?” diye sual eder. Cevap Sezâyî Efendi’nin kızından gelir:

- Ben isterim baba.

Cümle ağzından çıkar çıkmaz oracıkta ruhunu teslim eder. Bir Fatma hayatta kalırken bir Fatma hayata veda eder.

Kızını kaybeden her baba gibi çok üzülür ve üzüntüsünü şiirle ifade eder.

Tennûr-i dile od yakup âh-ı şererimden
Bir özge kebâb mâ-hazar etdim ciğerimden

Gönül fırınını ahımdan çıkan kıvılcımlarla tutuşturup ateş yaktım. Daha sonra ciğerimden kebap hazırlayıp ne varsa pişirdim.

Derd ehline nûş etmek içün eyledim ihzâr
Bezm-i gama iki şişe mey dîdelerimden

Benim gibi dertli olanların içmesi için de gözyaşlarımdan doldurduğum iki şişe mey ile sofrayı hazırladım.

Şeb-tâ-be-seher zârım o yâre eser etmez
Lerzîde cihân gerçi ki âh-ı seherimden

Sabahlara kadar ağlayıp inlememden, feryad u figanımdan cihan titredi ama o yâre hiçbir tesiri olmadı, zerre kadar acımadı.

Âvâze-i hicr-i elemi düşeli dehre
Mâtem-zededir ins ü melek bu kederimden

Elem ayrılığının haykırışları dünyaya yayıldığından beri içinde bulunduğum dertten ve üzüntüden dolayı cümle insanlar ve melekler üzülüp benimle birlikte matem tutuyor.

Dil-beste-i zülf-i siyehem yine Sezâyî
Sevdâ-yı cünûn gitmedi bir kerre serimden

Ey Sezâyî, gönül hâlâ siyah saçların meftunu. O siyah saçlı güzel kızımın sevgisi bir kez olsun aklımdan çıkmıyor, unutamıyorum.

Hasan Sezâyî Efendi, kızının ardından yazdığı bu mersiyede hissiyatını, kederini ve üzüntüsünü şiirin gücünü kullanarak çok veciz bir şekilde ifade etmiş.

Aşıkların bir araya gelip yiyip içtikleri, sabahlara kadar şarkı söyledikleri geceyi bir başka şekilde anlatmış. Böyle bir gecede dert ehlinin şarabı göz yaşı, yiyeceği de kederlilerin kebap olan ciğerleridir. Şair, “Ciğerim yandı” derken bir taraftan üzüntüsünün derinliğini ifade ediyor yandan ciğerpârem diyerek sevdiği kızının yokluğunda duyduğu üzüntüyü ona seslenmesini hatırlatarak ifade etmekte.

Aşıkların bir araya geldiği gece sabahlara musiki ile devam eder. Kederlilerin musikisi ise sabahlara kadar ağlayıp inlemeleridir. Bu inleyişler duyan işiten herkesi üzer, matemine ortak eder. Sadece insanlar değil, melekler de dayanamaz bu haykırışlara. Kızının da bir melek olduğunu düşündüğümüzde kızının da kendisinden ayrılmasından dolayı üzüntülü olduğunu da düşünebiliriz.

Dert o kadar derin ve büyük ki sabahlara kadar ağlayıp inlese de başından gitmemektedir, bir an bile unutamamaktadır.

Şeyh de olsa sultan da olsa baba babadır ve her baba gibi kızlarına düşkündür. Allah hiçbir babaya böyle mersiye yazdıracak durumlara düşürmesin.

Amin.




Bu yazıyı, Facebook'ta paylaşayım...

Bu yazıyı, Twitter'da paylaşayım...

Bu yazıyı, LinkedIn'de paylaşayım...

Bölümler

Yazılarım

Yazılarımı okuyabileceğiniz sayfadır.

Kitaplarım

Kitaplarımı görebileceğiniz sayfadır.

Basında

Basındaki haberleri görebileceğiniz sayfadır...

Etkinlikler/Takvim

Tüm etkinlik, toplantı ve konuşmalarımın haberini takip edebileceğiniz sayfadır.

Videolar

Muharrem ayına has âdetler

Muharrem ayı bizim için ne ifade eder?
Muharreme has uygulamalar

Taziye ayı denilir. Taziye nedir?

Maktel nedir ve ne için okunur?

Hadikatü’s-Süeada okunması adeti

Aşure nedir?

Aşure ne zaman pişirilir?

Aşure pişirmek ne demek?

Aşurenin tatlı olarak dağıtılması adeti nedir?

Aşure orucu nedir?

Muharremi anlatan çok ilahiler, nefesler

Muhabbet baldan neden tatlıdır?

Muhabbetin sözlüklerde sevgi, aşk, dostluk ve sohbet anlamları var, muhabbet ile bunlardan hangisi kastedilir?
Peygamberimiz ile ilgili söylenen şu söz bize ne der?
Muhammed’den muhabbet oldu hâsıl
Muhammedsiz nuhabbetten ne hâsıl
Tasavvufta ‘Muhabbet ızhar ister, fedakarlık ister” denir. Muhabbette izhar şart mıdır? Şartsa nasıl izhar edilir?
Aşıklar kara baht(ı) olur
Hakk'ın katında kutl'olur
Muhabbet baldan tatl'olur
Yiyemezsin demedim mi
Baldan tatlı olmasına rağmen muhabbettin yenilememesinin nedeni ne olsa gerektir?
Muhabbetin zirvesi “Rıza” imiş. Rıza muhabbette niçin zirvedir?
Genelde hep birbirine benzetilir. Sohbet ile muhabbet arasındaki fark nedir?
Bu ve bunun gibi daha bir çok sorunun cevabı videoda.

ismailgulec.net