Bunlar vakte bağlı olarak okunan salalar. Bir de bir olaya bağlı olarak okunan salalar var ki en yaygını cenazeler için okunanları.
Yunus öldü deyü sala verirler
Denildiğinde göre bizde, birisi vefat ettiğinde sala okuma geleneği bin yıldan beri var. Tabi bir de savaş, afet, toplumu derinden etkileyen olaylar vuku bulduğunda okunurdu. En son 15 Temmuz gecesi okunmuştu. Hâlâ kulaklarımdadır o salalar. Hayatımda daha önce hiç hissetmediğim duyguları yaşamıştım o gece salaları dinlerken.
Sala okumak caiz midir, dinde yeri var mıdır tartışmalarına girmek benim haddim değil. Ben Osmanlı geleneğine bakarım ve Osmanlı yapmışsa caiz olduğunu düşünürüm. Yüzlerce yıldır, binlerce ulema tarafından uygun bulunan ve itiraz edilmeyen uygulama hakkında Kuran’ı mealinden okuyarak hüküm çıkaran nevzuhur allamelerin sözlerine itibar edecek kadar da bunamadım çok şükür.
Şimdi salaları eskisi kadar duymuyoruz. Cuma salaları ile birlikte perşembe akşamları yatsı namazlarından önce sala okuma geleneği birkaç yıl önce başladı, başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde uygulanıyor ama maalesef Sakarya'ya uğramadan otabandan geçip diğer şehirlere gitti. Perşembe geceleri okunan salalar bize cumanın geldiğini hatırlatırdı. Cuma ise her müminin geldiğini önceden bilmesi gereken büyük gün.
Salalar minarelerden kesilince Kuran da dudaklardan dökülmemeye başladı. Rahmetli babam perşembe akşamları mutlaka Kuran okurdu. Biz ise uzun süre Kurtlar Vadisi seyrettik. Kim bilir, belki Perşembe salaları başlasa bizler de babalarımız gibi televizyon karşısından Kuran’ın karşısına geçeceğiz.
Geleneğin ihyâsı insanımızın ihyâsıdır. Hadi Diyanet, bizi ihya et. Cumanın geldiğini İstanbullulara, Konyalılara, Erzurumlulara ve daha birçok yere hatırlattığın gibi bize de perşembeden hatırlat.